26 Aralık 2008 Cuma
o... çocukları
dml o... çocukları filmindeki ve diğer o dönemi yansıtan film ve dizilerdeki asıl o... çocuklarının bütün 68-78 kuşağı polis ve devlet görevlileri o... larında bizzat onların anneleri olduğunu düşünüyor..
25 Aralık 2008 Perşembe
just like that
There must be an angel with a smile on her face,
When she thought up that I should be with you.
But it's time to face the truth,
I will never be with you.
When she thought up that I should be with you.
But it's time to face the truth,
I will never be with you.
23 Aralık 2008 Salı
22 Aralık 2008 Pazartesi
21 Aralık 2008 Pazar
hafifmeşrep
evin salonunun geniş camından marmarının boğazının tüm renkleri seçilirdi oysa iyi günlerde..
ama dendiği gibi iyi günlerde sıradandır herşey
kişinin iyiliğinden kaynaklanan yanılsamaları hariç..
güneşin bahçedeki yükselmiş çınar yapraklarından kurtulan ve halıya saplanmış mızraklarının ışığında tozlar dansediyordu.
evet.
kadife toz tutar.
kadife toz göstermez ama tutar
yumuşaklığı insanı aldatır
parlak renkleri kendine çeker
ama ağırlıgının bir sebebi vardır
kadife gerekli gereksiz herşeyi içinde tutar..
yıllar geçer koyulaşır..
ağırlaşır
yıkansada hafiflemez veya açılmaz tekrar
kaliteli kadife
kaliteli şarap gibi
yılları giydikçe üstüne
ağırlaşır..koyulaşır..
...
salonun bu kısmını hiç böyle düşünmediğini düşündü kız
ve bunu düşünür düşünmez düşünmeyi düşünmenin
ne kadar melodik geleceğini düşündü kulağa;
"düşünmeyi düşünmek.."
sesi çatlakmı çıkmıştı biraz
kulaklarının kızardını hissediyordu
alnının basınçtan zonkladığınıda..
ama renkler
ve danseden tozlar..
salonun o kısmına hiç böyle bakmamıştı..
deniz hiç gökle bir olmamıştı..
..
gözlerini kapattı..
ve döndü..
..
gözlerini açtı..
dünya normal di gene..
ve birden gene normallik üzerine düşünceler fikirler..
nedir bu yorgunluk bu yogunluk herşeyin herkese göre değiştiği bir yer..
ve aptalca inanmaya çalışmak topluluk...olmaya.
..
uzakta tankerler vardı ..saat bir buçuk civarı olmalıydı
yavaşça doğruldu..
baş ağrısı
ve ona köşeden sağdan soldan kapı arkasından kıskıs gülen şişeler bardaklar..
cama yaklaşıp çerçeveye dayanan alın..
serinliğin en çok tahrik ettiği bölgeler göz kapakları ve yüzünden akması serin suyun
yumuşacık bi bornoz
ve kapıyayıgılmış ekmek süt gazete tepeciği..
beni seç beni seç...
ama dendiği gibi iyi günlerde sıradandır herşey
kişinin iyiliğinden kaynaklanan yanılsamaları hariç..
güneşin bahçedeki yükselmiş çınar yapraklarından kurtulan ve halıya saplanmış mızraklarının ışığında tozlar dansediyordu.
evet.
kadife toz tutar.
kadife toz göstermez ama tutar
yumuşaklığı insanı aldatır
parlak renkleri kendine çeker
ama ağırlıgının bir sebebi vardır
kadife gerekli gereksiz herşeyi içinde tutar..
yıllar geçer koyulaşır..
ağırlaşır
yıkansada hafiflemez veya açılmaz tekrar
kaliteli kadife
kaliteli şarap gibi
yılları giydikçe üstüne
ağırlaşır..koyulaşır..
...
salonun bu kısmını hiç böyle düşünmediğini düşündü kız
ve bunu düşünür düşünmez düşünmeyi düşünmenin
ne kadar melodik geleceğini düşündü kulağa;
"düşünmeyi düşünmek.."
sesi çatlakmı çıkmıştı biraz
kulaklarının kızardını hissediyordu
alnının basınçtan zonkladığınıda..
ama renkler
ve danseden tozlar..
salonun o kısmına hiç böyle bakmamıştı..
deniz hiç gökle bir olmamıştı..
..
gözlerini kapattı..
ve döndü..
..
gözlerini açtı..
dünya normal di gene..
ve birden gene normallik üzerine düşünceler fikirler..
nedir bu yorgunluk bu yogunluk herşeyin herkese göre değiştiği bir yer..
ve aptalca inanmaya çalışmak topluluk...olmaya.
..
uzakta tankerler vardı ..saat bir buçuk civarı olmalıydı
yavaşça doğruldu..
baş ağrısı
ve ona köşeden sağdan soldan kapı arkasından kıskıs gülen şişeler bardaklar..
cama yaklaşıp çerçeveye dayanan alın..
serinliğin en çok tahrik ettiği bölgeler göz kapakları ve yüzünden akması serin suyun
yumuşacık bi bornoz
ve kapıyayıgılmış ekmek süt gazete tepeciği..
beni seç beni seç...
12 Aralık 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)