12 Aralık 2011 Pazartesi

aklımın ipleri

tüy kadar hafifim
hani o bilmem kaç metreden atılınca bir tüy mü bin demir mi

o kadar hafifim.










herkes bir şeyi bir yerden öğrenip o işin uzmanı olabilir
ama sadece bunun belgesini almışa işi daha kolay verirler.



belgemi aldım sanırım.
ondan kıl tüy.

7 Aralık 2011 Çarşamba

07.12.2011

sayın seyirciler.
siz beni ben sizi tanımam
ama biraz uzun süredir takip edenler bilirler.
sıkıntı var.

başa çıkamadık.

doktor istirahat verdi.

denedik, olmadı, sağ olun, tatildeyiz.

Henri Prost

An itibari ile yeni erkek arkadaşım olmuştur kendisi...
d♥h

6 Aralık 2011 Salı

la mia vita

5 Aralık 2011 Pazartesi

smile

2 Aralık 2011 Cuma

yanlis vapura binmisim ben

Sevgili sehir hatlari
vapurlarinda saga sola koydugunuz
istanbulun en guzel yeri ust guverte en guzel son bahar huzuru bu seferde
gibi yazilar iceren posterlerinize koydugunuz fotograflardaki
yon incecik cicekli taytli kisa tshirt lu kizlarla
opusup koklasan ciftler ve onlardan hic
rahatsiz olmuyor gibi gozuken cevredeki insanlar ve vapur gorevlilerini nerede resmettiniz?
Hayir var ise oyle bir vapur ben binmek istiyorum.
Ha yok ise bizi kandirmayin lutfen fotograflari asillariyla degistirin.
Ust guvertede romantizm : cift halk ve vapur gorevlilerinin lincine ugrarken ve/veya genc kiz ortulu olsun o zaman linclik bir durum yok malum.
Sonbahar huzurunda da sarikli 5karis sakalli amca cayini yudumlasin yaninda ayakta duran
14-15 yaslarindaki 2kara carsafli kizlarimiz gun batimina karsi birbirlerinin fotografini cekerken.

Ne oldu sayin sehir hatlari? Sen bunlari yaparsan binmezmiyiz vapuruna?
Dininizde yalan gunah degil midir?
Sarikli amcayi gorunce haci yagi kokusunu
sikma baslilari gorunce ter kokusunu mu hatirlar soguruz senden?


Merak etme bir bok olmaz.

29 Kasım 2011 Salı

iç açıcı like

28 Kasım 2011 Pazartesi

kendime,ebeme ve size not

venedikten bir kolye aldım en son gittiğimde
kırmızı bir kalp
venedik camından
şeker gibi
uzun bir derinin ucunda takıyorum.
çok güzel
kırılacak diye ödüm patlıyor
içimden bir ses tekrar gitmeye vesile olur diyor.
o ses
oraya sonradan geldi.

yazma isteğim
çizme isteğimden sonra başladı
çizdiğim şeyler
önceleri gördüklerim
sonra gördüklerimin bana hissettirdikleri olduğu anlaşılan
daha sonradan gördüklerimi farklı görme isteklerim.

sonra bir gün durdu çizmem
belki okul yani orta okul lise gibi saatlerce sınıfta oturup birşeyler yapma zorunluluğumuzun olduğu okul bittiği içindi
ben öyle olduğunu düşünüyordum ya da
çünkü o zamanlar ki yaratıcılığım
ya da yaratıcılık yanlış bir tanımlama belki
üreticilik diyelim
onunla şimdiki arasında dağlar kadar fark var
en son o kadar üretim yaptığım çizimle ilgili ayağımı kırdığım döneme denk gelir.

o zaman da çok karalamıştım bir şeyler.



benim kadar boş bir insan.
nasıl bu kadar zamansız olur anlayamıyorum.

uykuyu sevmem
öyle 12 lerde 1 ler de falan kalkabilecek hale gelmem için çok akşamdan kalma ya da çok yorgun ya da çok mutlu olmam lazım
e mutlu değilim
yorgun ,genel de yormam kendimi
akşamdan kalmalar da geçti artık
içkiyle bozuştuk eskisi gibi değiliz.

e uyku aradan çıkınca geriye iş kalıyor
işim zaten pek taze düzenlisi
hep kendi kafama göreydi
erken kalma ile de bir sıkıntı olmayınca hayatımdan bir şeyler çalacak duruma gelmiyordu

iş de gitti

-uyku
-iş

sevgililerim desem
evet onlara zaman ayırıyorum
ailem belki ama en çok
ama benden ne kadar bir şey istiyorlar ki
(yani fiziksel olarak günümü dolduracak şekilde yoksa yanlış anlaşılmasın benden dünyaları bekliyor ve istiyorlar.hakları da var.)

ama gene de
hepsini çıkarsak da
kocaman bir zaman olmalı yani bunların hepsine yetecek bir sürü alan
ama yok
ben hep geç kalıyorum bir yerlere
arkadaşım( ünlem ) sen problemlisin demişti bir gün
o gün bloguma yazmaya daha çok başladım sanırım

günlük tutar mıydım?

her zavallı türk genç kızı gibi ipek ongunun tacizleri doğrultusunda benimde girişimlerim oldu tabii ki amma ve lakin
ipekciğimin göz önünde bulundurmadığı gerçek türk anneleri idi
annemin bütün yazdıklarımı didik didik etmesi ve muhtelif anlarda işine gelen zamanlarda yüzüme vurması durumu beni haliyle zamanla bu günlük merakından soğuttu.

o zaman şiiri keşfettim
kelimeleri büküp değiştirebiliyorsun

bunu mu demek istedin?

yok bunu kastettim

baya açıklıklı rahatça bir dünya
ama o da uzun süremedi çünkü o kelime oyunları
o tasvirler o süslü püslü cümleler bana o kadar komik geliyordu ki
buna ben bile bu kadar saygı duyamazken kimsenin ne düşündüğü umurumda değildi.

dolayısıyla o da kesildi
kaldı ki ailem çok sevinmişti şiir olayına
evet şiirler karanlıktı belki biraz ama kız ergendi
bir de belki onu kastetmiyordur canııım dı sonuçta.

neyse dediğim gibi o da kesildi
sonra bir şeyi farkettim
zaman geçmişti
mimiklerimin olduğu yerlerde hafif çizgiler olmuştu
ve ben artık kim neyi okuyor çok da önemsemez olmuştum

içimden bir ses hala
tersi daha hoş olabilirdi diyor

ama ben içimdeki meraklıyı içimdeki sesten daha iyi tanıyorum ve
eğer şimdiye kadar yaptıklarımı yapmamış olsaydım kaçırdıkları var mı, varsa neler, kaçırmasaydı ne olurdu diye düşünüp düşünüp delirmemi normal seyirinden maksimum sürate ne kadar hızla çıkarabileceğini biliyorum.

bunlardan kelli şimdiye kadar pek az pişman oldum
olanlar da pek az sürdü.
hep melankolik oldum evet
ama kendime işkenceye çevirmemeye çalıştım
çevremdekilere de.
bu sebeple çevrem hep kalabalık oldu sanırım
birileri bir sebeplerden bulundular hep.
bilmiyorum tek tek.

bir diğer arkadaşım geçen gün ne kadar hayran olduğunu söyledi buna
o hiç yapamazmış yaptıklarımı benim
istediği şeylere sırf belli sebepler var diye bu kadar sert karşı koyamazmış
çok güzelmiş bu
çok güçlüymüşüm
erdemmiş bu
imreniyormuş

sonra bir diğeri den den koydu onun dediklerine
bir başka gün
bir diğeri bir diğeri


aklıma hep o salak yemek geliyor herkesin aa sen şöylesin
aa bende öyle düşünmüştüm
bende bende

sonra o karikatür geliyor

koyunlar
"ben radikalim"
bende!
ben de!
beeee
mee

bu güç se
öyle evet
bu bir erdem mi
şans mı
güç mü
lütuf mu
hepsi göreceli
kime göre neye göre
birinin çöpü diğerinin hazinesi
kimse yaşamadığı şeyin kötü yanlarını bilemez
çünkü o kısmınıda yaşamaz ki mı

iyiler le kötüleri bir tablonun iki kısmına yazıp ölçmek hiç işime gelemdi ömür boyu
hiç yapmadım yapamadım
hep istediğimi seçtim
istediğimin eksilerle dolu bir listesi olduğu riskini göze alamadım hiç
adını umursamazlık koydular
ona da hayran oldular
hadi bakalım.



güçlüler korkak mıdır?





25 yaşındayım
savaşsız hastalıksız kendime garantili bir 25 sene daha biçiyorum
50 desek
bir 20 de ufak tefek sorunlarla geçse
70 olsa
10 da ite kaka o günkü şartlara göre olur ya da olmaz
80.






70 yaşımda
geriye bakıp
olumlu şeyleri yazmam gerektiğini görürsem içimdeki deli sese ne olur bilemiyorum
ve bundan çok korkuyorum.

şimdiye kadar ölüm korkumun önüne hiç bir diğer korku geçemez diye düşünüyordum hep

buna güveniyordum dahası

ama bu yeni korku hepsini sollayıp geçiyor.

bunun farkına varmam da şimdi yazdıklarıma baktığımda
ctrl+a delete yapma isteğimin ne kadar ağır bastığını fark etmemden geçiyor.

bir diğer hayatıma girenler
şey demişlerdi
unutmak istediğim her şeyi gözümün önünden kaldırıyormuşum.
bu insanları çok üzüyor
muş.



insanlar üzülmemek için neler yaptıklarının farkındalar mı acaba.











benim için konfor çizgilerinin dışına çıkıp hayatlarını zorlaştırmış herkese sevgiler.
benden hoşlandınız biliyorum.

27 Kasım 2011 Pazar

kapasite

buldun dediler
buldun
bazen en iyisisin dediler
çoğunda demediler
emin olamamak deliliğe giden yol dediler
demediler ya da
eminlerdi her şeyden
herkes her şeyi biliyordu
herkes her şeyle ilgili ders verme kapasitesinde idi
genede senin kendini kanıtlaman için 1 diploma 1 iş 1 evlilik ve 1 adet çocuğa ihtiyacın vardı.
çok sorular geliyordu
hiç biri sesli değildi
aklın sesi
aklının içindeki ses
beyin küçük olunca yankısı çok oluyordu ama genede kendini küçümsemenin yolu
kendine acımaktan geçiyordu
acımak kendine ise zayıflık başkasına ise güçlülük oluyordu.
hayat enteresan olmaktan uzaklaşmıştı
sorular
çok
bir gün
öldüğün gün
yaptıklarından kimse sorumlu değildi senden başka
mutsuzluğunda mutluluğunda kendi elindeydi
bunu senin için yaptım ama ben diyeceğin insanlar omuz mu silkecekti yoksa
madalyan göğsüne iliştirilecek miydi.

emin olmamak böyle bir şeydi
başkalarının dediklerini yapmak sorumluluktan kaçmaktı
sorumluluk başkalarına karşı değil kendine karşıydı
sonuç olarak oyuncu da seyircide biz idik.
alkışın gücünü yada varlığını yokluğunu
performans belirliyordu
performansı mutluluk
mutluluğun tanımı ise görecelilikten geçiyordu.

hayat zor.

26 Kasım 2011 Cumartesi

24 Kasım 2011 Perşembe

demirören mal kabul girişi

Dün bir rüya gördüm;
ruyada gordugunu kendini rahatlatmak için kullanmak mazeretti
durumu düzeltmek için hiç birşey yapmayip sonra oturdugu yerden ağlamak marifetti

çirkin çirkin insanlar vardı
güzel olan her şeyle dalga geçiyorlardı
oturup kendi eksiğini kapamak için bunlara kendini inandıran bile vardı
hava yağmurlu yerler ıslaktı ama gece ıtalyadan çalınmış bir söz gecesiydi
düzelmeye düzeltmeye söz verdiler
sonra bir bok yapmadılar.

O sevgiyi hissedip kaybetmek gibi ruyalardandi
sanki birini görmüşsünde yüzünü hatirlamiyormussun gibi
ama kim olduğundan emin olmak gibi.

Sıkıntı miydi sonuçta. kabus gibi
ozlem diye bir kız vardı deri bir etek giyiyordu jartiyerleri vardı
orospu nun tekiydi ama kılık kiyafet ten ötürü değil.

Biri diğerine orospu dedi sonra
orospu da yüreksiz pısırık demek istedi

Diğer orospular güldüler

orospu susmak dedi
bu pezevengin en azından rahat olmesini sağlar
ve belki en azından ölmeden bir saniye önce
o adam aşk nedir anlar.

Sonra uyandım
saha var. gitmek lazım
içim hafiflemis
bir orospu icimi hafifletti
bir orospu bir belki min haddini bildirdi
kesip attı.
Susmaya söven herkese susmanın kalpten gectigini söyledi gene

onlar orospu dediler geçtiler

23 Kasım 2011 Çarşamba

Liberi

E allora sara facile.

22 Kasım 2011 Salı

way too much!

hava



çalışmak için







çok güzel....

18 Kasım 2011 Cuma

hic bir sey sen bitti dedin diye bitmez

Sonunda tuz bastım gönül yarama
Nice dağlar koydun, nice, arama
Seni terkedip de gitmek var ama
Ah bu şarkıların gözü kör olsun

5 Kasım 2011 Cumartesi

aşktı bu

redd le tanışmamız üniversiteye denk geliyor sanırım
ilk hangi parça
ilk dinlediğim anda sevdim mi?
aslında hayır
ne bu tipler yaa şarkı sözleri de pff demiştim içimden sanırım
sonra dan sevdirdiler kendilerini yavaş yavaş
solistin sesi

hatta önemsiz bir erkek arkadaşım
"ben tanıyorum bunları ya tanıştırayım istersen?" demişti
kıskançlıkla karışık
çünkü ben o kadar şekilciyim.)
öyle tanıtmışım adama kendimi
-merhaba
ben şekilci
sen de güzel olsan gerek?

kızamayız yani
hata bende beyler..

ama ben bu beyanata rağmen soğumadım onlardan hala
ara sıra buluşuruz onlar çalar ben dinlerim.
cumartesi sürprizi tadında cumartesi redd i
yarın bodrum.

yer çekimsiz ortamda muz yiyen bir maymun var aklımda
ve cinsel içerikli hiçbir gönderme yapmıyorum.

4 Kasım 2011 Cuma

kendime not:

iç sikilmesi şarapla geçmez.

ondan dışarı çıkıp yürümek lazım.

iç sıkılması vol. n

kız haklı beyler..

3 Kasım 2011 Perşembe

paylaş paylaş vazgeçme hep en üstte olsun.

iç ses




not sure if its my eyes or the world but it seems like the lights are changing

ebeniz ,lacivert ve ben.

bugün çok sevdiğim bir şey aldım.
bir tulum
ben tulumları çok severim.
küçükken ben hep çok büyüktüm
bütün kuzenler arkadaşlar falan küçücük çocuk
ben sırık
hep uzundum kısaca.
dolayısıyla onlar tulum giyerdi
bana bacakları falan kısa gelirdi
az giyebildim yani.
ama çok severim.
lakin buldum aldım bugün.
giydim.
öyle moda seksi falan değil
uyku için
sıcak tutuyor
mutlu güzel bir şey
tek kusuru
lacivert
ve ben laciverti sevmem
bütün mavi severler...
sözüm size
mavinizi ve bütün tonlarını öpüyorum
....
(ezelden gelen edit: elin şeyiyle gerdeğe girme durumu olmaması açısından..)

are u gonna eat that chair?

1 Kasım 2011 Salı

krukırs- mor lens oyunu

İnsanın istediği vazgectiğinde olur.
Vazgecilenin dikkat etmesi gereken kısım
isteyenin o anda vazgeçemeyeceğini bulması ihtimalidir.
Lakin hiç kimse, hiç bir şey vazgecilmez değildir.

30 Ekim 2011 Pazar

pazar melakolisi halaya benzer mi?

aşktan önemli şeyler de vardı.

25 Ekim 2011 Salı

I could be proud, I could be insistant

kalem kırılmış
tuşların hepsine raptiyeler yapıştırılmış
kağıtlar ıslak.
sesimi duyamıyorum
tebeşir olsa duvar yok
duvar olsa tebeşir yok
kazıyamıyorum düşüncesi felaket

yaşamak böyle bir şey işte

doğacaksın öleceksin
izin değil sözün bile kalmayacak
dahası
umurunda dahi olmayacak.

20 Ekim 2011 Perşembe

ebe, ben ve senin anan

"önce ki hayata inanışım bugünün öğlenine rast gelir.
uyuklarken ilaçların etkisiyle bir bombardımanın ortasında buldum kendimi
kırmızı kiremitlerle örülmüş orta avrupa stili döşenmiş evimin duvarları çatırdıyordu
annem korku içinde sağa sola koşuşturuyordu komşularla
sığınak dediler
sığınağa gitmemiz lazım
ya da demediler
ben hissettim
ama gidemiyordum
uykunun halleri değil
ayaklarım hareket edemiyordu
bacaklarım hantaldı. şaşkın şaşkın baktım tavandan dökülen sıvalar toz kaldırıyordu.
uçakların motorlarını duyuyordum o kadar yakın geçiyorlardı binalara
iki motorlu ağır bombardıman uçakları.
garip ben uçaklardan hiç anlamam.
tozlar gözüme kaçtı cama baktım perde uçuştu bir anda cam parçaları kaçtı gözüme ve ben uyandım.. savaşın çok çok ardından yapılmış evimin odasında ilaçların etkisiyle sersem
hepsinin tadı tek tek boğazımda
gözlerim çapak olmuş..
salak bahçıvan bahçeyi biçiyor
benim gözümde uçağıyla pike yapan bir naziden farkı yok.
pis uyku düşmanı rüya katili..."

17 Ekim 2011 Pazartesi

incelikler yüzünden

biletler tamam
valiz hazır.
yüzüm gülüyor.
içim artık rahat.
hava biraz soğuk
ama sıkı giyindim.
heyecanlıyım.
çok.

it s a closure.
it s a new born.

gece,ben ve diğer çocuklar.

çok çok çok
çok.
çok.

bazen her şey
sadece çok.

15 Ekim 2011 Cumartesi

cumartesi

9 Ekim 2011 Pazar

ben "li" dilber

damla is. 1. Çok küçük boyutlu, yuvarlak biçimli sıvı.
2. Kalbe gelen felç, inme.

2 Ekim 2011 Pazar

oh

soğuk mu girer miyim
giremez miyim ler arasında
5 turluk gidiş geliş ardından ekim de de havuzumuzdan faydalanabileceğimizi öğrendim.
duş da tamam.

sevenle oyun olmaz

özlemek zor zanaat.
bir de eğer özlemeyi bilmiyorsa insan en zoru
ben özlemedim hiç
yada özleyeceğim şeyler hiç özleyeceğim bir uzaklıkta yada ulaşılmaz olmadı benim için
hep geri geldiler
hep çabuk döndüler
hep bir umut vardı.
ilk defa özlediğim bir şey
özlediğim bir mesafede
ve bir daha gelmeyecek.
ölüm değil
kader kısmete ben inanmam
orospu çocukluğu değil
öyleyse de kader kısmetin orospu çocukluğu
ki ben zaten çocukları sevmem..

kimsenin kararı koymaz bana
kimsenin kararını kale almam çünkü
değişir derim
değiştiririm de
o kadar bir öz güven
korkun benden..
kendi kararım ise
o da çocuklar gibi
hiç sevmem,

dönmez..
göt..

30 Eylül 2011 Cuma

İstanbul'un çocuğu

ne berbat bir elim kolum ayağımsın
ellerim uyuşuyor
kollarım ağrıyor
ayaklarım çamur
ben senden gene de vazgeçemiyorum
ben sana gene hayran

3 Eylül 2011 Cumartesi

20ağustos a

benim sevdiğim adamın
en yakın
arkadaşları
hep karısını aldatan
değer vermeyen
ailesini kumar edenlerdi
ama onlar benim sevgime
çatal dillerini uzatırken
benim sevdiğim adamın ağzından
buna dair tek kelime çıkmadı.
bundandır benim
sevdiğim adam
beni hiç
benim onu sevdiğim kadar
sevmedi.

30 Ağustos 2011 Salı

arabian bodrum

too bright to even see the sun
more and more sand in my eyes.

27 Ağustos 2011 Cumartesi

tüm vazgeçtiklerime

insanlar bütün canlılardan değişik ama birbirlerine pek benzerler.

kızgınlık;
kişiler kızanların kızgınlıklarının anlam ve önemini hep o kızgınlık bittiğinde ve kızan gittiğinde anlıyorlar, eksikliğini o zaman anlıyorlar.
geç oluyor tabi her önemli şey gibi geri dönüşü olmaz oluyor.

sarılmalı kızana. hep kızsın kişiye diye gözünün içine bakmalı.
önemsenmemek cezalardan en büyüğü sanırım.
vazgeçilmekse cinayete teşebbüsten az farklı.

25 Ağustos 2011 Perşembe

forget the day now

we are just a little bit moon addicted.

15 Ağustos 2011 Pazartesi

the whip

I'm moving for no one
The lights have started shining on in
I'm not giving an inch anymore
'Cause the chances are so slim
Hold my head up high now
I blow smoke in your eyes
Your vision's a blur and a kiss
You're Muzzle #1

14 Ağustos 2011 Pazar

I know a falling star can't fall forever

off

kısaca ne yazacağımı unuttum.



















13 Ağustos 2011 Cumartesi

hayat=hayat

herkes üzülmeyi methediyor
üzülmeye özeniyor
herkes acısını anlatırsa eğer iyice
karşısındakiler çevresindekiler onu anlar sanıyor
iyice anlatabilirse hatta belki bir gün
anlamasını istediği o tek kişi bunu içinde hisseder bile sanıyor.

o herkese bir nasihat çok da yaşlı olmayan birinden,
kimse kimsenin acısını hissetmiyor
hatta ilgilenmiyor bile
o size biraz değer vermiş olanlar sadece inanıyor hala umurlarında ise,
sesinizi hatırlıyor yüzünüzü gözlerini kapattıklarında görebiliyorlar ise,

inanıyorlar ki gerçekten acınız var içinizde içinizi sıkan kesen kanatan bir şey var.
ama hissetmiyorlar.
hissetseler de siz sadece acı içindesiniz diye geri dönmezler size
dönseler de kalamazlar.
çünkü kimse değer verdiği o bir kişiyi bıraktığından daha kötü bir yerde gördü diye ona dönmez
dönse de kalamaz
sadece daha uzağa gider.
elinizde soğuk bir el karşınızda içi boş bir beden kalır
aklı hep o çok uzaktaki sizde kalır güçlü gülümseyen,gözleri mutluluktan ıslak ıslak elini uzatmış ,geri baktığında görmek bulmak istediği ama sizin hiç olamadığınız.

ve gün geldiğinde o kabuk bile gider elinizden.

acınızla siz kalırsınız tekrar
ama belki en azından o zaman acının ne kadar değerli ne kadar insanın içine ait olduğu görülür ,
aynı hatalar tekrarlanmaz,
kol kırılır yen içinde kalır
kan kusulur kızılcık şerbeti içtim denir.
ve bir gün o değerli gene bulunur.
her şey yeniden başlar.
her şey çok güzel olur.

12 Ağustos 2011 Cuma

yumurta kalesi


dediklerini yapmak zor.
demesi kolay demesi doğru.
herkes alkışlarken.
hayır demek zor doğruna.
ama imkansız değil
sadece deli gibi can yakacak kadar zor.
hastalık gibi demeye dilim varmıyor.
düşüncesini bile beynim kovuyor.
bazı şeyler gerçekten
el,dil hiç bir şey değmeden o küçük bölmede bembeyaz kalıyor.

19 Temmuz 2011 Salı

t.aqp

üniversiteliydik anlamı yoktu
gençler içlenmişler klip bile yapmışlar
anime yi sevgiyle anıyoruz.


evin gittiyse dönecek yerin yok

2003 – seka balıkesir işletmesi satıldı.
2003 – taksan... takım tezgâhları sanayi satıldı.
2003 – tzdk sakarya traktör işletmesi satıldı.
2003 – petkim standart kimya şirketi satıldı.
2003 – tekel çankırı kaya tuzlası satıldı.......
2003 – seka aksu işletmesi satılı.
2003 – sümerbank nazilli basma fabrikası satıldı.
2003 – kuşadası limanı satıldı.
2003 – seka kastamonu işletmesi satıldı.
2003 – gerkonsan gerede çlik konstrüksiyon ve teçhizat fabrikası satıldı 2
2003 – trabzon, dikili limanları satıldı.
2003 – seka taşucu tersane alanı satıldı.
2003 – seka çaycuma işletmesi satıldı.
2003 – tcdd izmir limanı satıldı.
2004 – seka karacasu işletmesi satıldı.
2004 – ebk manisa et ve tavuk kombinası satıldı.
2004 – eti bakır işletmesi satıldı.
2004 – tekel sekili tuzlası satıldı.
2004 – bursagaz satıldı.
2004 – eti elektrometaluji satıldı.
2004 – sümer holding bakırköy işletmesi satıldı.
2004 – kütahya şeker fabrikası satıldı.
2004 – thy’deki kamu hisselerinin % 23’ü satıldı.
2004 – eti gümüş satıldı.
2004 – seka ardanuç işletmesi satıldı.
2004 – sümerbank diyarbakır işletmesi satıldı.
2004 – çayeli bakır işletmesi satıldı.
2004 – tügsaş’a ait gemlik gübre sanayi satıldı.
2004 – tekel alkollü içkiler sanayi satıldı.
2004 – tekel içki bölümü’nün satışının ardından 9 fabrika kapatıldı.
2004 – esgaz satıldı.2 004 – eti krom satıldı.
2004 – tümosan türk motor satıldı.
2004 – igsaş ( istanbul gübre sanayi ) satıldı.
2005 – sümerbank manisa pamuklu mensucat satıldı.
2005 – seka’ya ait üretim yapan 120 tesisin yıkımı tamamlandı.
2005 – şeker kurumu ve idare birimler bakanlar kurulu kararıyle kaldırıldı.
2005 – sümerbank beykoz deri ve kundura satıldı.
2005 – seka izmit işletmesi satıldı.
2005 – eti seydişehir alüminyum satıldı. 2
2005 – tügsaş’a ait tekirdağ depoları satıldı.
2005 – türk telekom ( iki yılık karına ) yabancılara satıldı.
2005 – adapazarı şeker fabrikası satıldı.
2006 – tüpraş satıldı.
2006 – thy’ndaki kamu hisselerinin % 28’i daha satıldı.
2006 – erdemir satıldı. 2006 – büyük ankara oteli satıldı.
2006 – tekel kaldırım,yavşan ve kayacık tuzlaları satıldı.
2007 – tcdd derince limanı satıldı.
2007 – deveci maden sahası işletme hakkı satıldı.
2007 – araç muayene istasyonu 1. ve 2. bölgelerisatıldı.
2007 – tcdd mersin limanı satıldı.
2008 – petkim satıldı.
2008 – tcdd bandırma ve samsun limanları satıldı.
2008 – ankara doğalgaz üretim’e ait 9 santral satıldı.
2008 – tekel sigara sanayi işletmesi satıldı.
2008 – tekel’in adana, malatya, tokat, bitlis ve samsun sigara fabrikaları geniş arsalarıyla birlikte yabancılara satıldı. ( ardından istanbul, adana, bitlis, malatya ve tokat sigara fabrikaları kapatıldı. )
2008 – türkiye genelinde 60 yaprak tütün işletme tesisi kapatıldı.
2009 – başkent elektrik dağıtım işletmesi satıldı.
2009 – meram elektrik dağıtım işletmesi satıldı.
2009 – kastamanu, kırşehir, turhal, yozgat, çorum ve çarşamba şeker fabrikaları satıldı.
hayaldi gerçek oldu!

i know

i know
it takes an ocean of trust
in the kingdom of rust

11 Temmuz 2011 Pazartesi

"çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?"

çok değil 12 yıl * önce söylenmiş söz, insanlık mı? bu söz söylendikten hemen sonra onuda srebrenica da bir toplu mezara gömdük.
(bkz: srebrenica katliamı)
(options, 01.08.2007 23:46)

alır gider

8 Temmuz 2011 Cuma

this mess we're in

yine

sing if you can

ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum

5 Temmuz 2011 Salı

28 Haziran 2011 Salı

ok


yazasım yok da
çizesim duruyor.

19 Haziran 2011 Pazar

the trick is to keep breathing


that same old feeling
like restless
there is a proper saying for this right?
rahat batması.........................................

seaside

Buralara gelmeden de pazar gününün her koşulda
her yerde sıkıcı olacağından emindim.
kodumuza işlenmiş ..ahah..
bir diğer pazar
bir şeyler çizmem lazım
bilgisayarımda çalışıyor
o zaman evde kalmalı evet..
hesaba katılmayan tek şey
bilgisayarın tam işin en civcivli yerinde
fire vereceği gerçeğini unutmak.
kızgın değilim iyi oldu
cuma tamire götürmüştüm tekrar
orada bana inadından(evet nesneleri kişiselleştirmek gibi bir huyum var..)
elin italyan bilgisayarcısına bozuk değilmiş numarası yaptı...
o andan beride tık demeden kasıp kendini çalışıyordu
ama eeeh
her işin bir biteri var beyim..
neyse
yarın götürecektim zaten.
isabet oldu..
hava çok sıcak
garbage a döndüm bugün tekrar
baştan aşağı oturdum dinliyorum
özlemişim
ne zaman neden bıraktım dinlemeyi hatırlamıyorum
sıkıldım belki
over listened dedim
olabilir.
her ne ise
şimdi iyi

hava diyordum evet
korkunç sıcak
ama güzel yanı denizde aynı orantıda ısındı
sıkıldıkça denize kaçıyoruz.
iyi geliyor.

7 Haziran 2011 Salı

get out of my way!

25 Mayıs 2011 Çarşamba

terbiyesizlik

bazıları XXXL giyer.
bazıları XXXS
kötü yanı
kavun değiller
koklayınca anlaşılmazlar.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

benim allahım yok

terki diyarda ikinci hedefe ulaştık.
keyifli bir venedik günü ardından tren yolculuğuyla milano evimize dönüyoruz.

17 Mayıs 2011 Salı

parigi



biletler oteller tamam
bu sabah son olarak milano uçuşumu da aldım

anneciğimi 22 si sabahı bergamo dan alıyorum sonra 3 günümüz var bir gün venedik bir gün como
bir gün de milano
sonra parise uçuyoruz 3 ila 4 günümüz var
bir gün louvre
bir gün disneyland
bir gün Père Lachaise Cemetery ve Le château de Versailles...
arada eiffel i de görürüz sanırım.)

15 Mayıs 2011 Pazar

esen kalin

Italya da ikinci gunesli deniz gunu
dun monopoli de guzel bir deniz gunuydu
bugun nerede olacagina daha karar vermedik ama gene monopoli olabilir gibi gorunuyor.

bari cok sicak olsada kacamak yaptigimiz kumsalin yakin olmasi isleri ferahlatiyor.
yarin okula gitmem lazim. sonrasinda sehir arsivine ama oncesinde kizlarla bir hedef belirlememiz lazim dolayisiyla konusmak lazim
belki yarin derste.

haftaya yarin milano da olacagim sonrasinda da paris te
o sebeple oncesinde yazabilirsem gorusuruz gorusemezsek artik haziranda gorusmek uzere sevgileer

11 Mayıs 2011 Çarşamba

eğer dinlersen


özledim çok
hemde çok
arada sırada
karşıma çıkıyor
değil
her an karşımda
ayna da dahi kendi yüzünü görememek gibi
gelip geçen herkesi hatırlamak gibi
herkesin eksisini görürken onunkini görmek için
ekstra kasmak gerekmesi gibi.
çok özledim
uyuşturdum kendimi
alkolle uyuşturucu ile değil
bizzat yorularak
düşünmeye zaman bırakmazcasına çalışarak koşarak
an geldi o an da da madem evdeyim
yazayım dediğim an oldu
çok özlüyorum
gurur değil
inat değil
sadece kendimi biliyorum
hep bildiğim kendime bu sefer söz geçirmek için çok fazla uğraşıyorum
ama dediğimden de geri dönmüyorum.
sol elim uyuşuyor
yumruk yapıp açıyorum
gözlerim kararıyor
daha derin bir nefes alıyorum
an geliyor çat nefesim kesiliyor
ağzımı açıyorum.
kocaman bir yudum nefes alıyorum.
sırtımı dikleştirip yoluma gidiyorum.

bugün bari de hava güzel
gündüz güneşli ve sıcak gece ay gökyüzünde yıldızlar ve tatlı bir sıcak esinti
sinekler başladı ama benim evime kadar çıkamıyorlar.
ben beyaz leblebi yiyorum
son paketim
çok da dert etmiyorum.

3 Mayıs 2011 Salı

nice

hissetmemenin verdigi zevk.
neredeydin.

29 Nisan 2011 Cuma

yıvrançsınız

ahaha bugün beni güldüren şey.
ahah ay sinirlerim bozuldu resmen ya.
yıvranç..

fuck it

i ve just forgotten it.

28 Nisan 2011 Perşembe

acısız

bugün ayın 28 i
nisan
4 gündür bir yaş daha büyüğüm
dün pastamı yedim
dondurmalı
bugün gün gene 8 buçukta başladı
lanet edip yere attım telefonumu
sanırım bozuldu
ama filmlerdeki gibi
alalım duvara fırlatalım
çok agresifiz dünya malını gözümüz görmüyor
gibi değil
komidine koymaya çalışırken düşmesi gibi bir şey daha çok
sonrada umursamamak gibi gibi
komidine koymak
haha
sonra iki sefer uzuuun uzuuuun ev telefonu çaldı
hiç bir fikrim yok kim arıyor
açmayacağım zaten

pronto!chi é?
mi dispiace ma lei non é qui.

neyse kesildi sonra

sonra bilgisayara uzandım 9 gibi
baktım uyuyamıyorum

dün okuduğum bir şey geldi aklıma
güldüm hak verdim
ama genede devam ettim

şimdi çıkıp barinin sonuna kadar yürüyeceğim
sonrada geri
öncesinde bir kase mısır gevreği yiyeceğim
lakin kahvaltı hazırlamaya üşeniyorum.
yoksa çok güzel buffalo mozarellam var.

ayın dördünde Sicilya ya gidiyorum
otelime mail atmam lazım.
hatta onu yapayım çıkmadan
sevgiler saygılar..

love at first sight

24 Nisan 2011 Pazar

köprü candır..

bir insan köprü kuramıyorsa artık daha da yaşamasının çok bir anlamı yok bence!

ama kendimi kandırmam gerek.

20 Nisan 2011 Çarşamba

parti

hayat dün
ellerin ışığın önünde titremesiydi
akılda kalan ellerin çit olduğu bir klip olsa da
parkinson değildim
sanırım.
yorgunluktu milyonuncu kez
soğuk değildi
hızlıydı
adım adımdı
bacaklarımda oluşan asitti
düşünmemekti
düşünmemeye çalışmaktı
özlemdi
nefretti
parçalanmış ayakkabılardı
parçalanmış bir kişiydi
ve bir hayvandı yol kenarında ölü
fit ti dün
sımsıkı bir kıçı vardı
çapı bilinmez gözlerine taş çıkaran
dün biri bir kıza
o gözlerle ağlasan beni boğarsın göz yaşlarınla demişti
o dün o kız o söze gülmüştü
5gün sonra o biri boğulup ölmüştü.
dün sessizdi
dün bol bol gülümsemekti
dün gece uykusuzluktu
güzel rüyalarla
senaryolu
güzel..
bugün başka
bugün hayat tek bir parça değildi
her parçanın tekrarı idi
sesti
gülmekti
kahkahalardı
başka bir dilde kendini anlatma çabası değil
kendi kendine başka biri ile konuşmaktı
yazmak istememekti bugün hayat..
yazamayacağını bilmekten değil
yaparım ama canım istemiyor...
dışarı çıkıyorum
.

15 Nisan 2011 Cuma

lalalala

hayatın ilerlediğini bazen
browserlardan anlıyoum
enteresan mı
çok değil
ama eskiden sekmelerimiz yoktu
sekmelerin yerlerinide değiştiremiyorduk
ve ben 3 yaş daha küçüktüm


klasik bir nisan yaşıyoruz tekrar
klasik bir aralıktan hallice
saçlarımın uzadığını anlamama eski fotoğraflar sebep oluyor

filmlerden dizilerden replikler seçiyorum gene kendime
ek olarak insanlar var
onlardan da alıntılar yapıyorum
bazen bazı şeyleri onlar söylerken ben dudaklarımı oynatıyorum

kendimi wii fit in bana söylediği yaşta hissediyorum

kadınlar yüzünden oldu hepsi.

13 Nisan 2011 Çarşamba

hayat bu işte

bugün sabah yatağımda
bir rüya daydım
hatırlamıyorum tabii ki
ama bir şeyler yetiştirmem gerekiyordu
çiziyordum.
ağzım yandı sonra
ağzını sıcak patatesten falan yanınca baloncuk olur ya
öyle gibi oldu
sonra kan doldu ağzım
demirli kan tadıyla uyandım
ağlıyordum da
herhalde o rüyayla alakalıydı
hala gözyaşı var mı yüzümde diye elimle yoklarken
gözyaşı değilde kanı fark ettim
burnumun firesinden sonra
damağımın firesiyle karşılaştım tanıştım bu sabah
zorunlu diyet bu olsa gerek.
selavi

adın ne olsun senin?

salyangozumla oturuyoruz.
başına bir şey gelir diye korkuyorum.
bu biçim şarkısı esir aldı.
ayten alpmandan sonra rekora koşuyor.
salyangoz tabii ki duymuyor.
bir isim bulamadım.
ölür mü diye çok bağlanamıyorum.
umarım ölmez.
salyangozları çok severim
yağmurdan sonra yol ortasında kalanları falan hep kenara koyarım.
ezilirlerse hele birde ben ezersem yanlışlıkla çok üzülüyorum.
bence güzel böcekler.
antenleri içe kaçıyor falan..
ama evet
asıl sebep
etrafımda insan olmayan ama canlı olan bir şey olması lazım benim
yoksa kötü oluyorum.
düşünmeden daha doğrusu düşündüklerimi sıraya koymadan yazılmış bir yazı bu
çektim çıkardım yazdım.
o kadar.
anlamı yoksa yok
varsa da kesin salyangozla ilgili...

8 Nisan 2011 Cuma

what the bok?

dün rüyamda biri bana "daha düşünmemek için ne kadar ağrı kesici alabilirsin?" dedi.
kan ter içinde uyandım.

4 Nisan 2011 Pazartesi

oh thank you but I think I will just drop dead..

her şey bir şey için olur diye düşünmek için
kocaman bir servet yaratmaya sonrada sırf bunun gerçekliği benim
beynime sokulsun diye bütün servetimi vermeye hazırım.
ama biraz tembelim bugünlerde.
sağlık olsun.

26 Mart 2011 Cumartesi

guess

I can't get the idea
of human taking the lives of human above all the living things..

yep..that's intro..
and yep it's because I've just read an article about
the famous bear knut who recently died due to brain conditions in Berlin.

no this is not something about knut specially
I haven't even known her before this article.
but it got me thinking
most of the people will think about this
"while there is so many bad things happening all around the world like the war in libya and the crisis in Japan for example who the fuck cares about a polar bear???"
nobody should apparently..
but why?
what gives a human to think of its specie to be above 'em all?
I havent thought about this before
and don't have much idea but I am sure most of the people will say
the thinking ability seperates human from all animals
because we are not only feeling but also understanding what we feel
and due to the fact of understanding we can also classify our feeling
and that makes us the most special ,unique snowflake all in universe ...
I guess..

or no
I guess not
not knowing that if another living thing may be also can classify and understand some things as well
this possibility
takes away all the power from that snowflakes..
thats what I really guess ı guess..

better than translation right?

day after day
I am feeling like I am developing a newer and stronger sense of smelling.
it's like filtering people from their smells and recording them with it too
but when you say "smell" it sounds like something bad I know but not like that
it's like their parfumes or sometimes like just what they ate.When I have positive thought of a human the smell record is fine when I don't it's horrible.
I dont know may be it is just a basic step of becoming more animal.)
may be not
if it is ,it is a little bit getting luckier I guess..

writing in another languange is just a test
I am testing things
I 'll "not" let you know about the results don't worry.)

girls like..

Run, whirlwind run
Further and further away
Into the sun
In, 20 minutes
Everyone will remember you when you’re gone
And your heart, is a stone
Buried underneath your pretty clothes
Don’t you know people write songs about girls like you?

What will you do when something stops you?
What will you say to the world?
What will you be when it all comes crashing
Down on you little girl?
What would you do if you lost your beauty?
How would you deal with the light?
How would you feel if nobody chased you?
What if it happened tonight?

How would you cope it the world decided to
Make you suffer for all that you were?
How could you dance if no-one was watching
And you couldn’t even care if they were?
What would you do if you couldn’t even feel?
Not even pitiful pain
How would you deal if the indecisions
Eating away at the days?

Don’t you know people write songs about girls like you?
About girls like you

Everything you say is higher
All the things that make you lighter
Everything you say is higher
See it in the grey you crier

Don’t you know people write songs about girls like you?




24 Mart 2011 Perşembe

sevdiğim adam

under the milky way tonight.

süt
yoğurt
balık
ekmek
et

40 dk yürüyüş
40 dk pilates

NewYork contest...

go go dolls


wish I knew what you were looking for.

22 Mart 2011 Salı

bakalım görelim

yoğun gezi programımı paylaşmak istiyorum ama bir türlü toparlayıp uygun hale getiremedim dökümanları.
things to do listemin başında.

okul gazetesinin yurt dışı muhabirliği onayım için beni mülakata cibali kampüsümüze çağırması ayrı bir tat oldu
bir hışım cevap yazmayı planlarken durdurdum kendimi.
no need.
sıcak bir duş ve sakin bir günün ardından ele alacağım bu konuyu.

bugün yatak exchange i işine giriyorum sonunda tam ortopedik bir yatakta yatıp boynum için yaptığım zilyon egzersizin bir işe yaramasını umuyorum.
ayrıca temizlik işlerim var erteliyorum erteliyorum ama artık vaktim kalmadı.

haftalardır süregelen anlamsız hava bozukluğunun ardından sonunda ilk baharın ikinci gününde güneş tekrar bizimle
evde tekrar sıcak
memnunum ama durum beni miskinliğe iter gibi geliyor.

21 Mart 2011 Pazartesi

portami altrove

portami dove non c’è nessuno che
sappia di noi...

14 Mart 2011 Pazartesi

hor.HOR.

gözlerindeki ışık hiç
sönmez umarım diyen anne gibi
ama tabii ki bir başkasının kızı hakkında.)

11 Mart 2011 Cuma

migrenden korkan insan.

öyle
çok kolay bir şey değil.

la cipria

bir şeyler yapmanın verdiği o his
bir şeyler istemenin
istediğini alamamanın verdiği his
yada yeterince istemedim diye düşünmenin

haz değil hiç bir şey sadece hislerden oluşuyor.

neyse ne
daha genciz.

bugün prens charming geliyor.
son zamanlarda biraz kirli gri
beyaz değil
atı topallıyor belki evet nalı falan düşmüş
kılıcı paslı ki yazdığım anda
nefret ettim çok şiirsel..
ama geliyor
ve sırf eskisi gibi parlamıyor diye her şey
daha az heyecanlandırmıyor.
"non è una sorpresa, ora che lo sai??"
diyen ev arkadaşım gibi değil işte.
bir diğerine "ı am weak to him.."
derken yere bakmak gibi daha çok.

parfüm alışverişine çıkıyorum bugün.
lakin yoruldum
sıfırdan bir şeyler yapmak zor
hissi de haz a yakın
hoş değil yani
ondan eldekilerden bir kombinasyon yapayım diyorum.

aklıma evin hep güvenli olduğunu düşünürken
ya evde güvenli değilse
neresi kalır başka huzur için
diye bir şeyler daha geliyor
ojelerime bakıyorum
onu da savuşturuyorum gidiyor.

7 Mart 2011 Pazartesi

ş

kendini rationell in yapım kağıdını boyarken bulmak.
ensedeki o ağrıyla.
"kalbim yorgun benim.
susmak ağır geliyor."
dedi bugün bir arkadaşım bana
kalbim yorgun lafını ne kadar sevdiğimi düşündüm

belki acımasızlık
belki umursamazlık
olarak yorumlanabilir
belki farklı durumlar için
ikiside doğru olabilir
ama şuan için
sadece ne kadar da uygun bir laf
olduğunda seviyorum sanırım.

günlerin koşuşturması haftasonu havanında etkisiyle biraz duruldu..
annecim le güneyi talan ediyoruz
düşünmememi sağlıyor
ki bu iyi.

havadan sudan konuşamamak.)
iyi geceler sevgili günlük!

6 Mart 2011 Pazar

kedi

çok az başına gelmesini ister bazı şeylerin
ondan bazı şeyleri hiç yapmaz
yaparsa hep pişman olacağını söyler kendi kendine
40 kere söyler
batıl değilim der
ama genelde olur dedikleri
bazen özler eski halini
ama bu sadece eski halini unuttuğu için gelir başına
hayat herkes kadardır ona karşıda
ama o da herkes gibi kendine farklı baktığından
hayatı farklı sanıp yanılır.
elindekilerin değerini eline geçirebilecekleriyle ölçer
kaybettiklerini kaybedebileceğini önceden düşünürse
kaybettiğinde üzülmez
ama genede kaybettiğide elinde birşeyler kalsın ister
bunun için uraşır.
biri birşeyi istemezse ondan ama o istediklerini bilirse
içten içe
o zaman anlar
eğer isterlerse yüzünde
anlasada anlamaz.
bazen zor gibi gözükür
aslında değildir herşey gibi.
aklı bir karış havada yada yerde değildir
tek istediği sadece bir sıcak dudak bir de sıcak kucak!

4 Mart 2011 Cuma

f.ck!



canım cevizli ev yapımı(hatta anneannem yapımı) baklava istedi.
resim tam olarak içinde bulunduğum duruma tercüman!

separate and ever deadly

bazen değil sık sık kendimi düşünüyorum
herkesin böyle olduğunuda ekliyor beynim
ama ben onu çok dinlemiyorum.
neyse düşünüyorum işte
ama dışardan bakamıyorum.
sanırım..
çok korkunç aslında
dışardan nedir bilmiyorum saçlar yumuşak olunca iş bitiyor mu
mesela.
ama içten baya dikenli
bazen
bazen gene yanlış kelime
çoğunlukla
kendimi dikenli yakalıyorum
belki sabah sabah last shadow puppets ın etkisi olmuştur
belki 1 haftadır sınırsız gezmece ve bugün artık ayaklarımın
zonklama kıvamına gelmesinin etkiside vardır bu fikirlerde bilmiyorum amma
durum bu mu bu
böyle böyle
enteresan birşey
hani bende aslında türkçemin bozulmasını bekliyorum.
bazen düşündüklerinede hayret ediyorum.
dedim ya
kendimi elimde dikenlerle yakalıyorum.)
yaramaz çocuk ya
te alam.
my mistakes were made for u man!

28 Şubat 2011 Pazartesi

Torno a casa mia e torni pure tu

ah bari bari..

22 Şubat 2011 Salı

olur mu ya?

verdiğim şeylerin hiç benden gitmediğini fark ettim bir anda sonra.
hediyeler mesela
tek çocuktur paylaşamaz demişler küçük iken oyuncaklar hep komşulardaymış ama..
ama vermek demek
verdiğin şeyin gitmesi demek olmalı
benimkilerin bir ucu hep bende
ama böyle olmaz ki?

20 Şubat 2011 Pazar

kerime

19 Şubat 2011 Cumartesi

insomnia

some mornings
when I woke up ridiculously early
even if I have slept only a few hours ago,
I just dream of a mean monkey in my closet who can hit me in the head with a heavy object..

16 Şubat 2011 Çarşamba

her şeyin azı yarar çoğu zarar

film yorumu yazacaktım
çok yorgun olduğumu farkettim birde yorum hakeden bir film olmadığına karar verdim.


ama çok enteresan bir şey oldu eve dönerken
eve dönerken fırın ın önünden geçerken tatlı çekti annemin canı
tatlı aldık
pasta
3 tane
biri ahududulu diğeri krokanlı
diğeride kestaneli..
bu güzel bir detaydı
ben sadece bir parça ahududu ludan yedim.
iyi geceler.



13 Şubat 2011 Pazar

çaresiz

"çok seviyorum"
belki anlamsız ama böyle değil
"ben seviyorum"
bu ben
ben seviyorum ve
sevgininde işe yaramadığı yerde
devreye giren her şeyden nefret ediyorum..

12 Şubat 2011 Cumartesi

yani

küçükken ingilizce öğretmişler bizimkiler bana
okumayı söktükten hemen sonra
yeni öğrendiğim bir kelimeyi saatlerce tekrarlarmışım
odamda kendi kendime yazıp okurmuşum
en doğru şekilde söyleyene kadar
annem en son o zaman gurur duydu sanırım benimle.)
bilse ben hala tekrarlıyorum en iyisi olana kadar.
en budalayım mesela bugünlerde.

11 Şubat 2011 Cuma

fck tdy

bugün içip içip sızmak olmalıydı
bugün kimin yanında olduğunu dahi unutmak olmalıydı
bugün pişmanlıktan uzak o kadar alkollü olmalıydı
bugün
ağızda bir dil
dilde bir kömür tadı olmalıydı
bugün rezillik biraz kırmızı
bolca siyah olmalıydı
başımın üstünde uçan her fırsat bulduğunda kafama geçen pembe umut isimli bulutun ölümü olmalıydı!
neyse artık kısmetse yarın.

10 Şubat 2011 Perşembe

ben felix i seviyorum.com

kaybettiğim huzurum
kısa süreli döndü sanırım yanıma
bugün rakı balık var gene menüde
ama bu sefer istanbul da annemle babamla.)
italyada balıklar güzel evet ama
aile ile bir de istanbulum da başka
27 sine kadar doya doya istanbul!

8 Şubat 2011 Salı

love is anonymous

burayı seviyorum
böyle
böyle böyle
her şey elimin altında
küçük kafalar falan..

7 Şubat 2011 Pazartesi

la vita

hayat bugün
damağımda tortu!
ıspanak gibi
limonsuz

iyi olmadığını bilerek doğru kararlar alsan da
diğer bakanlığın illa o görevliyi istemesi gibi
istemek

hayat bugün
gene dalmalar gitmeler yüzmeler
gün onun aksine güneşli
portakal gibi bir güneş hemde

hayat durağan lıktan uzak
hayat dolu
hayat hep benzetmek

kendin için iyi olmadığını bilsen de özlemek
hayat

hayat sevgi istememek artık bugün
hayat her hareketini düşünmek

bolca çay
çokça dinlemek
bulunmak istemediğin ortamlardan çıkmak
girmek istediklerine bakmak

hayat sessiz
o kadar sessiz ki
normal dozda ki sese dahi tahammülsüzlük
sakin
o kadar sakin ki
en ufak terslikte bağırmak.

bolca gülmek gene de hayat
içinden bir daha asla gülemeyeceğini bilerek
dışından gülmek
o da gülüyor mudur diye düşünen iç sesinle
gülüyordur tabi diye bağıran iç sesin arasından
sıyrılıp odana dönmek

eldekileri ayırdığımızda
içimizdekileri de çıkarıp yanına koyduğumuzda
elimizde kalan devam edeceğimiz kadar süre
onun değeri ise tamamen masaya koyduklarımız da

"çık bakalım işin içinden!"

tamamen bir klişe..
dur tam orada ki
anlamlı olsun uzun olsun değil mi?
değilse de bana ne!
peh.

fuck..

6 Şubat 2011 Pazar

what

filmlerdeki iyi niyetli zengin ve aşka inanan erkeklerin olduğuna inanıyorum
sadece bence filmlerdeki gibi yakışıklı değiller.

ben geçtim benden senden önce

kim tutmuş sözünü?
ama hala masmavi bak gökyüzü.)

duvarımdan bir sonrakine geçene kadar her gün
dinlerim herhalde ben bu parçayı
tam zamanında gördüm gibi geliyor.
bilgisayarım
ben uzaktayken bozuktu
yakınlaşınca düzeldi

çok tan bozulmuş aslında
ama ben söylemem
kimse inanmaz çünkü

annemi bugün 5 kere sen beni dinlemiyorsun derken duydum
yoo dinliyorum
ne diyordun dedim
baktı bana ters ters
dinliyorum
ama duymuyorum her zaman
sonra iyi göremediğimi fark ettim
ne kadar ışık olsa da
loş gibi ortam hep
ruhsal bir şeyden bahsetmiyorum
benzetmeler değil
hakikatler
ne kadar yaklaşırsam okuyamadım mesela trendeyken ekrandakileri
metabolizma yaşım 35 miş
öyle dedi wii fit
of bide kafamı gör dedim


ama haaaala sımsıcak bak ellerim.


doğuranın bile doğurduğuyla bir bağı yok
kediler bile daha telepatik diyesim geldi
bugün hamile manikürcüme
1 ayı kalmış
neyse dedim sonra içimden
doğursun görür zaten olayın saçmalığını..

üzülmüyorum sanıyor diye kızdım anneme 20 gün önce
sonra hakkını farkettim
belki görmek istemiyordur
belki gerçekten gözükmüyordur
belki o yüzden seninleyken çok eğleniyorum ya
seninleyken çok rahatlıyorum sağol canım ya
abi iyi ki varsın ya
lar en fazladır duyduklarımdan
"dost" lar dan
ahah
hoş
canlarını sıkanlara
oooof kafamı miktin diyorlar mıdır
sanmam.

böyle bir muhtaca helak olayım
bazen yakalıyorum kendimi yaparken dıt! diyerek eline vuruyorum da anca duruyor kerata!

çenem acıyor bugün günlerdir sıkıyorum sanırım uyurken fark ediyorum
dişlerimi sıktığımı.
bir rahatlasam
bir daha asla sıkmayacağım kendimi
kendim için dahi!

her kesiiiiiiiiiii

mikserle masaj işine giricem
o keser ancak bunu
böyle kırıp koparana kadar gır gır gır
sonra geriside hiiç de peh
hava gündüz güneşli ve sıcak
akşamları soğuk ve dengesiz olan evimde kaçıncı günüm

hush

her şey sanki uyuyormuşum da rüya görüyormuşum gibi
uyanırım diye bekliyorum derken uyumuyorum mu diyorum kendi kendime.

4 Şubat 2011 Cuma

brb

ve gene istanbuldayım
ben bu şehri seviyorum
bana ne havada olsa huzur vereninden
bugün uçak alçalırken bulutlar falan
gri bir istanbul
aa hava çok kötü sesleri yükseldi
gene kıyamadım korudum
dedim hava kararıyor ondandır belki
kirlilikten değil
soğuktan yada kıştan da
akşamdan.

indik sonra
çok yoruldum ama değdi dedim içimden
valizim hemen geldi
aldım
çıktım
huzur yok
ailemi gördüm
huzur yok
hava
yok

yalan
yalan
yalan
birşeyler bitti
devam ettiğini sanıp kendini kandırmasın istiyorum insanlar.


istanbul
aramızı bozmuş birşeyler.
ben artık burada biraz dinlenirim diyorum.

felixi koynuma alıp uzanıyorum
gerisini
sadece
boş verip bir rüya görüyorum.

3 Şubat 2011 Perşembe

hayat

bazen insan sadece bir şeyler yapar
genelle tempoyu tutturup aynını yapamadığından farklı kalır
sonra genel bu farklılığı görüp
onun bunu bilinçli yaptığını düşünerek onu farklı bir yere koyar
daha yükseğe
insan susar oturur yüksekten bakar genele
sesini çıkarmaz gene.
böyle böyle zengin bile olunur.

Sen Anla (Özlem Tekin)




arkadaki tepede bank evlerin komik kulesini görüyorum
tahminim kargı plajı..

2 Şubat 2011 Çarşamba

1 Şubat 2011 Salı

enough is enough man!

çok insan gördüm diyebilirim
ama çok derken ki kıyasım
hooo
15 ülke gezmiş insan kadar mııı
günde 1000 hastaya bakan sağlık ocağı doktoru kadar mı
o no no no
gibi sesler çıkıyor aklımdan
benim aklımdan çıkıyorsa illaki birilerinin içinden de geçiyordur
ama kendimce gördüm çok evet diyelim
bazıları çok benzer
bazıları istisna
bazıları renksiz
bazıları malum gök kuşağı
tür tür ten ten
tipitip
ama her gün bir yenisi çıkıp şaşırtmasın mı beni
şaşırtsın
şaşırtsın ki
ya bir gün yetti e deyip gidelim
yada o yeah bunun için kalınır diyelim
böyle böyle
80 i 90 ı görelim
torun hoplatamasak da dizimizde
bir hemşiremiz olsun ilaç vaktimizde gelen
o benim hayalım
ama genede birileri hakkında birisel düşünceler almıyor dersem yalan olur
alkolsüzlükten hafif morarmış zihnimi
evet sayın izleyenler
bugün acısı izlenme aracı olarak kullandıklarını düşündüğüm insanlar düştü aklıma
"böhö çok mutsuzum lan çok acı çekiyom yea ben beterim
alla benim binbeşyüz38 türlü belamı verdi
dahasını da versin ben hak ettim böhöh" kişiler
hani madem hak ettin sessiz haket?
madem hake ttin ama bu durumdan memnunsun
sus?
hak ettin ama hak etmediğini düşünüyorsun?
o zaman yapmasaydın annem ya
allah babanız
cüce rabbiniz o kadar bağışlayıcı değil
bunun için yağmur ormanlarını bitirecek kadar kitap okumaya gerek yok
etrafına bak
yeter.

süt ve şugar

güne dünden kalma bir pizza dilimiyle başladım
çok seviyorum soğuk pizza yemeyi
sonra online fg açtım
temizlik günüm bugün
eşliğinde temizlik yapmalı dedim giriştim işe
o vesileyle velhasıl
kelam ile ben aklıma geldi
arada güldüğüm şeyler oldu
üzülsemde gülsem de göz yaşlarım durmuyor evet
ama ben yutuyorum hepsini
nah kusarım.

31 Ocak 2011 Pazartesi

ostuni

insan az çok tahmin edilebilir bir varlık
bir çok yuvarlak kireçli merdiven
ve elimde
fotoğraflar var
aynı şekilde yuvarlak hatlı olmayan
hayat
aksine keskin köşelere sahip
her insan tahmin edilebilir ama neyse ki
tek düzeliği bozmak için
ufak tefek ton farkları var
kalanı
şehriyeli şehriyesiz
yollu yolsuz
yordamsız
ve artık yardımsız
elimi eteğimi çektim
bundandır insanların
kaybederlerse kaybetmekten şikayet edebilecekleri
şeyleri
kaybetmek için ne kadar efor
harcama becerisine sahip olma yatkınlıkları...
elde kalan sesi kısık bir telefon
sesi kısık bir hoparlör
sesi kısık bir ağız
ve dil isyanlarda ise ucuna takılan bir küçük
kelepçe
oh çekenlerden ödünç değil
ama kendi imalatı kişinin
ne zaman çok uzasa takıp
çektiği dilini.

30 Ocak 2011 Pazar

klasik 'sen' ve klasik son

yok
olamadık
işte bu
derken
inanıyorum bu sefer
ve ben hala nefret ediyorum kornalardan
sen beni değil ben seni rahat bırakıyorum.
çektim elimi eteğimi üzerinden
sende çekil gözümden.

29 Ocak 2011 Cumartesi

bordum bordum

sesimden o kadar yorulmuşum ki sesimin
aklımda bir gezi teknesi
kaptan köşkünde ben
huzur du o gün öyle birşeyler.

ouch!I have lost myself again..

değişmez
uyumazsın
uyumaz
dikkat
ilgi
hayat
uyur
yalnızsın.

27 Ocak 2011 Perşembe

dissosiyatif bozukluklar

hoş geldiniz efendim

dün dün dün
dün ne yaptım ben
ha klavyem bozuldu benim
bazen çalışıyor
bazen çalışmıyor
kafasına göre..
sinir bozucu bir durummuş bana sanki hep abartılmış gibi gelirdi
değilmiş
şimdi çalışıyor
fırsattan istifade yazmak istedim
birde çok doldu içim bazen geğiriyorum yemek sonrası ufak
hani kimse fark etmez
burps!
kelimeler harfler
örk ortalık batıyor! süper şimdide aklıma tarih öncesi bir cem yılmaz şovundan patateslerle yazı yazan bir trt elemanının hikayesi geldi!
oh no! tırnaklarını törpüleyen trt sunucusuyla devam ediyor!
ah neyse
sustuk.
aklımda bir sürü şey vardı yeni kayıt a tıklarken
şimdi uçtular gittiler
belki sırf geri gelirler diye devam ediyorum yazmaya.

dün ne yaptım ben
uyuyamadım dün gene
bir uykusuzluk aldı gene beni
bazen insanlara hayran kalıyorum
hepsine değil bazılarına
bazı şeyleri gerçekten güzel yapıyorlar
bazen benim bazı şeyleri o kadar güzel yapamamamın bir gün ölümüme sebep olacağını düşünüyorum.

bugünlerde bloğumu alıp gitmeyi düşünüyorum.
malum bütün başım burada
önce ifşa yı düşündüm.
saklanmıyorum gerçi
beni bulması kolay
aa sen busun hehehö gibi mesajlar imalar
şaşırtmıyor beni
zaten uc uca her şey
içimdeki bulunma isteğinin çığlığı
içimdeki küçük insan
ardına da iki göz yaşı kondurdum mu beni nüfusunuza bile alırsınız be!

dün uyuyamadım gene
kapattım bilgisayarı
koyunları saydım
keçileri otlattım
felixi hayal ettim
döndüm durdum
bir yılın ardından ipodum da keşfetmiş olduğum yeni oyunları oynadım
sonra bilgisayarı açtım tekrar
abuk sabuk diziler izledim
dizilerin oyuncuları ve dizilerle ilgili yorumlar okudum
güldüm kendi kendime saatlerce
bu döngünün tam neresinde uyuya kaldım bilmiyorum ama geç olsa gerek
çünkü geç kalktım
telefonumu da yüz üstü bırakmışım
10 kere çalmasına rağmen bana hiç ses etmemiş.
dolayısıyla uykumu aldım sanırım.
bir ara rüyalarımı da hatırlıyordum
artık hatırlamıyorum çok.
kalktım bir kahve içtim hemen
güneş vardı dışarı çıkasım geldi
giyinmeye başladım
yağmurda benle.)
buraya yaradı
bir sayfa daha kirlettim!

26 Ocak 2011 Çarşamba

şş

La vita è solo un'interminabile replica di uno spettacolo che non avrà mai luogo.

21 Ocak 2011 Cuma

acır

ve sonra akan suyu izledim
açık renk değildi
içinde irili ufaklı taşlar topraklar vardı
pis de değildi ama
suydu işte
gene bir şeylerden kaçıyordu
gerçeklerden kendinden
kendi kirliliğini savunuyordu o da
o da savunursa kimse onu yüzüne vurmaz sanıyordu
ama ben suya bakmıyordum ki
döküldüğü ağza bakıyordum
burna
gözlere
inanmıyordum onun suyu savunuşuna
yerişine
hiç bir şeyine
iki damla düştü benden de
berrak
tuzlu.

I don't want to be your friend I just want to be your Lover

"bugün banyoda dişlerimi fırçalarken bir çift minare çarptı gözüme arkamdan boynuzlarım gibi yükselmiş
hiç üşenmeden geçirdim kılıfları başlarına..."(dml,21.01.2011)

minarelerle aram iyi değildir
Türkiye'de yani aslen yaşadığım ülkede İstanbul'da yani aslen yaşadığım şehrimde
çok fazla minare olmasından da şikayetçiyim hatta
dinsiz olmam la alakalı olduğunu sanmıyorum
ama ezan sesi beni çok rahatsız eder
ben imanın daha özel bir şey olduğunu düşünüyorum
daha kişiye özel olmalı gibi
ama öte yandan bir dinsiz olarak ben ne bilirim ki değil mi?
hepsinden öte restorasyon la ilgilenmem camilerle kiliselerle muazzam zaman geçirmem bu işin bir cilvesi sanırım.
neyse
minareler
aram iyi değil onlarla ve bunun yukarıda bahsettiklerim le pek de alakası yok aslında
ben kendi minareleri olanlardanım
hani çalınan saklanan gibi evet o meşhur söz!
sabah bunu düşündüm küçük banyomuzun kenarı kırık aynasında
kılıflarımı hiç başkaları için hazırlamadım ben ben
bunu farkettim
bütün kılıflarım kendime
hayır yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim
birçok kişi vardır böyle eminim
kendini kandıran
ama ben sırf kendimi kandırıyorum
çünkü benim için tek önemli olan bu
bunu fark ettim
öyle
ürktüm sonra odaya döndüm saçımı kuruttum
bankaya gidecektim
vazgeçtim
akşam radiohead coverları yapan bir grubun konserine gideceğiz bir pub da
italyanların ingilizcesinin komikliğiyle house of cards ı dinlemeyi umuyorum bakalımmm.....

19 Ocak 2011 Çarşamba

213.74.111.# (Superonline)

doktorum çok fazla uçak yolculuğunun hastalığımda önemli rol oynadığını söyledi.
hmm
dedim
ilaçlar verdi
ama öte yandan
ne zaman ne bildiler ki
peh
italyada dönüşümün ikinci günü
dün alışverişe çıktım biraz
ciciler aldım
malum indirim
sevgilimin aldığı güzel louis vuitton nevefull um iyi hoş
ama günlük kullanım için her zaman kıyamıyorum
siyah çantamda mevcut annemden istediğim kasımda getirdiği emektar DK
diğer çantalarımdan da sıkıldım
tamam çanta alışverişi için bahane üretmiyorum sadece seviyorum!!!
bu sebeple
dün emozioni nin vitrininden bana hüzünlü hüzünlü
adeta al beni al beni diye yakaran beyaz Tous un göz yaşlarına daha fazla
karşı koyamadım ve onuda aldım
nıhaha
mutluyum huzurluyum
birazcık hastayım ama
kendi kendimin doktoruyum.))

18 Ocak 2011 Salı

honey!I am home!

Bir haftalık hatta 15 günlük tatilim
ve sonrasında da 10 günlük İstanbul ziyaretimin ardındaaan
gene Bari deyimmm
Ta taaaa!
o kadar çok fotoğraf o kadar çok iş var ki
nereden başlayacağımı bilemezken
bugün ki dersimi dünden kalan yorgunluğumla kaçırıyor bulunmaktayım
sevgilinin dersin yaklaşıyoooooooooooo
tiradına gitmicem bana ne diyerek omuz silkmeyle karşılık verdikten sonra
bu sefer yatmaktan ağrımaya başlayan kaslarımı açmak için ayaklandım
bir saat kadar yürümem lazım
çünkü lu ya öğleden sonra pilates yapabileceğimizi söyledim
ama çohok yorgunum:(
bakalım o zamana kadar ısınırsam ne ala
yoksa üzgünüm ders yarına ertelendi.)

16 Ocak 2011 Pazar

no use

I see her smiling at you
Why don’t you wait in the queue?
The bounces always know your name
I heard those girls you’ve been seeing,
and all the clubs were you’ve been,
and everybody knows your game

Why don’t you answer your phone?
I don’t like to bitch and moan
But i saw you both back stage
You’re going on about her,
and from what i’ve heard,
you’re having trouble acting your age

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
And now i know you feel the same

I’m tired of thinking ’bout you
I’ll never wait in the queue
now everybody knows my name
Don’t look me in the eyes
you missed out on the prize
all of your excuses were lame
Next time you’re flowing around
when i’m out on the town
you can look but
don’t you touch
I’ll be wearing that dress
revenge is sweet success
I guess you never cared that much

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
And now i know you feel the same

I never figured in your long term plan [that],
that i’d find
you were nothing but a wrong term and I
wasted my time

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
Now i know you feel the same

Got no use, no use for you…
Only got yourself,only got yourself to blame…
I got no use for you…

Kylie Auldist-no use

yakışır

bütüne yakışır bir finalden fazlasını kimse bekleyemezdi zaten. bu ortaklı yapımdan ben niye inatla fazlasını istedim.işte onu bilmiyorum

10 Ocak 2011 Pazartesi

o neşeli çocuk

sabahtır beni alan bu sertab erener parçası ilk göz ağrılarımdan diyebilirim
en başından beri severim
hep hem mutlu hem hüzünlü eder beni
bugünde madem beraber uyandık
hep hatırlayayım dedim.

8 Ocak 2011 Cumartesi

of

cumhuriyetin kitap ekinde
bir yazarla yapılan röportajı okudum geçenlerde
ingiltere de yaşıyor sanırım
orda olamamaktan burada da kalamamaktan bahsediyor
yurt la ilgili
bunu söylemem çok gün
orada olamam
ama burada paşalar gibi kalırım
o değil konu
ama gidiş gelişler başka
ne zaman iki dolap arası bir bu yatak üstünde bulsam kendimi
sağımda solumda felix in nefesi
o benimleyken daha rahat nefes alırken benim burada içim
nefesim sıkışmaya başlıyor
felixi omzuma atıp gidesim geliyor
gidecek yer bulamıyorum
yerimde duramıyorum
içim sıkışıyor
içim sıkışıyor.

evdeki huzur işte mutluluk budur

tek elim meşgul
çünkü aşkım yatıyor üstünde
aylar sonra huzurumlayım
mırıl mırıl yanımda
sevgi koşulu temiz kum ,su ve mamadan ibaret aşkım
seviyorum dediğim en rahat..
ondan yavaş yazıyorum..

aileleri ülkelere benzetiyorum
anne çocuk baba tartışmaları
iç savaşlar gibi
o sürüp giderse
etraftaki orospu çocukları rahat ediyor..
ondan
evde huzur şart..

6 Ocak 2011 Perşembe

işbuya

işbu