31 Ocak 2011 Pazartesi

ostuni

insan az çok tahmin edilebilir bir varlık
bir çok yuvarlak kireçli merdiven
ve elimde
fotoğraflar var
aynı şekilde yuvarlak hatlı olmayan
hayat
aksine keskin köşelere sahip
her insan tahmin edilebilir ama neyse ki
tek düzeliği bozmak için
ufak tefek ton farkları var
kalanı
şehriyeli şehriyesiz
yollu yolsuz
yordamsız
ve artık yardımsız
elimi eteğimi çektim
bundandır insanların
kaybederlerse kaybetmekten şikayet edebilecekleri
şeyleri
kaybetmek için ne kadar efor
harcama becerisine sahip olma yatkınlıkları...
elde kalan sesi kısık bir telefon
sesi kısık bir hoparlör
sesi kısık bir ağız
ve dil isyanlarda ise ucuna takılan bir küçük
kelepçe
oh çekenlerden ödünç değil
ama kendi imalatı kişinin
ne zaman çok uzasa takıp
çektiği dilini.

30 Ocak 2011 Pazar

klasik 'sen' ve klasik son

yok
olamadık
işte bu
derken
inanıyorum bu sefer
ve ben hala nefret ediyorum kornalardan
sen beni değil ben seni rahat bırakıyorum.
çektim elimi eteğimi üzerinden
sende çekil gözümden.

29 Ocak 2011 Cumartesi

bordum bordum

sesimden o kadar yorulmuşum ki sesimin
aklımda bir gezi teknesi
kaptan köşkünde ben
huzur du o gün öyle birşeyler.

ouch!I have lost myself again..

değişmez
uyumazsın
uyumaz
dikkat
ilgi
hayat
uyur
yalnızsın.

27 Ocak 2011 Perşembe

dissosiyatif bozukluklar

hoş geldiniz efendim

dün dün dün
dün ne yaptım ben
ha klavyem bozuldu benim
bazen çalışıyor
bazen çalışmıyor
kafasına göre..
sinir bozucu bir durummuş bana sanki hep abartılmış gibi gelirdi
değilmiş
şimdi çalışıyor
fırsattan istifade yazmak istedim
birde çok doldu içim bazen geğiriyorum yemek sonrası ufak
hani kimse fark etmez
burps!
kelimeler harfler
örk ortalık batıyor! süper şimdide aklıma tarih öncesi bir cem yılmaz şovundan patateslerle yazı yazan bir trt elemanının hikayesi geldi!
oh no! tırnaklarını törpüleyen trt sunucusuyla devam ediyor!
ah neyse
sustuk.
aklımda bir sürü şey vardı yeni kayıt a tıklarken
şimdi uçtular gittiler
belki sırf geri gelirler diye devam ediyorum yazmaya.

dün ne yaptım ben
uyuyamadım dün gene
bir uykusuzluk aldı gene beni
bazen insanlara hayran kalıyorum
hepsine değil bazılarına
bazı şeyleri gerçekten güzel yapıyorlar
bazen benim bazı şeyleri o kadar güzel yapamamamın bir gün ölümüme sebep olacağını düşünüyorum.

bugünlerde bloğumu alıp gitmeyi düşünüyorum.
malum bütün başım burada
önce ifşa yı düşündüm.
saklanmıyorum gerçi
beni bulması kolay
aa sen busun hehehö gibi mesajlar imalar
şaşırtmıyor beni
zaten uc uca her şey
içimdeki bulunma isteğinin çığlığı
içimdeki küçük insan
ardına da iki göz yaşı kondurdum mu beni nüfusunuza bile alırsınız be!

dün uyuyamadım gene
kapattım bilgisayarı
koyunları saydım
keçileri otlattım
felixi hayal ettim
döndüm durdum
bir yılın ardından ipodum da keşfetmiş olduğum yeni oyunları oynadım
sonra bilgisayarı açtım tekrar
abuk sabuk diziler izledim
dizilerin oyuncuları ve dizilerle ilgili yorumlar okudum
güldüm kendi kendime saatlerce
bu döngünün tam neresinde uyuya kaldım bilmiyorum ama geç olsa gerek
çünkü geç kalktım
telefonumu da yüz üstü bırakmışım
10 kere çalmasına rağmen bana hiç ses etmemiş.
dolayısıyla uykumu aldım sanırım.
bir ara rüyalarımı da hatırlıyordum
artık hatırlamıyorum çok.
kalktım bir kahve içtim hemen
güneş vardı dışarı çıkasım geldi
giyinmeye başladım
yağmurda benle.)
buraya yaradı
bir sayfa daha kirlettim!

26 Ocak 2011 Çarşamba

şş

La vita è solo un'interminabile replica di uno spettacolo che non avrà mai luogo.

21 Ocak 2011 Cuma

acır

ve sonra akan suyu izledim
açık renk değildi
içinde irili ufaklı taşlar topraklar vardı
pis de değildi ama
suydu işte
gene bir şeylerden kaçıyordu
gerçeklerden kendinden
kendi kirliliğini savunuyordu o da
o da savunursa kimse onu yüzüne vurmaz sanıyordu
ama ben suya bakmıyordum ki
döküldüğü ağza bakıyordum
burna
gözlere
inanmıyordum onun suyu savunuşuna
yerişine
hiç bir şeyine
iki damla düştü benden de
berrak
tuzlu.

I don't want to be your friend I just want to be your Lover

"bugün banyoda dişlerimi fırçalarken bir çift minare çarptı gözüme arkamdan boynuzlarım gibi yükselmiş
hiç üşenmeden geçirdim kılıfları başlarına..."(dml,21.01.2011)

minarelerle aram iyi değildir
Türkiye'de yani aslen yaşadığım ülkede İstanbul'da yani aslen yaşadığım şehrimde
çok fazla minare olmasından da şikayetçiyim hatta
dinsiz olmam la alakalı olduğunu sanmıyorum
ama ezan sesi beni çok rahatsız eder
ben imanın daha özel bir şey olduğunu düşünüyorum
daha kişiye özel olmalı gibi
ama öte yandan bir dinsiz olarak ben ne bilirim ki değil mi?
hepsinden öte restorasyon la ilgilenmem camilerle kiliselerle muazzam zaman geçirmem bu işin bir cilvesi sanırım.
neyse
minareler
aram iyi değil onlarla ve bunun yukarıda bahsettiklerim le pek de alakası yok aslında
ben kendi minareleri olanlardanım
hani çalınan saklanan gibi evet o meşhur söz!
sabah bunu düşündüm küçük banyomuzun kenarı kırık aynasında
kılıflarımı hiç başkaları için hazırlamadım ben ben
bunu farkettim
bütün kılıflarım kendime
hayır yanlış anlaşılmaya mahal vermeyelim
birçok kişi vardır böyle eminim
kendini kandıran
ama ben sırf kendimi kandırıyorum
çünkü benim için tek önemli olan bu
bunu fark ettim
öyle
ürktüm sonra odaya döndüm saçımı kuruttum
bankaya gidecektim
vazgeçtim
akşam radiohead coverları yapan bir grubun konserine gideceğiz bir pub da
italyanların ingilizcesinin komikliğiyle house of cards ı dinlemeyi umuyorum bakalımmm.....

19 Ocak 2011 Çarşamba

213.74.111.# (Superonline)

doktorum çok fazla uçak yolculuğunun hastalığımda önemli rol oynadığını söyledi.
hmm
dedim
ilaçlar verdi
ama öte yandan
ne zaman ne bildiler ki
peh
italyada dönüşümün ikinci günü
dün alışverişe çıktım biraz
ciciler aldım
malum indirim
sevgilimin aldığı güzel louis vuitton nevefull um iyi hoş
ama günlük kullanım için her zaman kıyamıyorum
siyah çantamda mevcut annemden istediğim kasımda getirdiği emektar DK
diğer çantalarımdan da sıkıldım
tamam çanta alışverişi için bahane üretmiyorum sadece seviyorum!!!
bu sebeple
dün emozioni nin vitrininden bana hüzünlü hüzünlü
adeta al beni al beni diye yakaran beyaz Tous un göz yaşlarına daha fazla
karşı koyamadım ve onuda aldım
nıhaha
mutluyum huzurluyum
birazcık hastayım ama
kendi kendimin doktoruyum.))

18 Ocak 2011 Salı

honey!I am home!

Bir haftalık hatta 15 günlük tatilim
ve sonrasında da 10 günlük İstanbul ziyaretimin ardındaaan
gene Bari deyimmm
Ta taaaa!
o kadar çok fotoğraf o kadar çok iş var ki
nereden başlayacağımı bilemezken
bugün ki dersimi dünden kalan yorgunluğumla kaçırıyor bulunmaktayım
sevgilinin dersin yaklaşıyoooooooooooo
tiradına gitmicem bana ne diyerek omuz silkmeyle karşılık verdikten sonra
bu sefer yatmaktan ağrımaya başlayan kaslarımı açmak için ayaklandım
bir saat kadar yürümem lazım
çünkü lu ya öğleden sonra pilates yapabileceğimizi söyledim
ama çohok yorgunum:(
bakalım o zamana kadar ısınırsam ne ala
yoksa üzgünüm ders yarına ertelendi.)

16 Ocak 2011 Pazar

no use

I see her smiling at you
Why don’t you wait in the queue?
The bounces always know your name
I heard those girls you’ve been seeing,
and all the clubs were you’ve been,
and everybody knows your game

Why don’t you answer your phone?
I don’t like to bitch and moan
But i saw you both back stage
You’re going on about her,
and from what i’ve heard,
you’re having trouble acting your age

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
And now i know you feel the same

I’m tired of thinking ’bout you
I’ll never wait in the queue
now everybody knows my name
Don’t look me in the eyes
you missed out on the prize
all of your excuses were lame
Next time you’re flowing around
when i’m out on the town
you can look but
don’t you touch
I’ll be wearing that dress
revenge is sweet success
I guess you never cared that much

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
And now i know you feel the same

I never figured in your long term plan [that],
that i’d find
you were nothing but a wrong term and I
wasted my time

I’ve got no use for you
You’ve only got yourself to blame
I’ve got no use for you
Now i know you feel the same

Got no use, no use for you…
Only got yourself,only got yourself to blame…
I got no use for you…

Kylie Auldist-no use

yakışır

bütüne yakışır bir finalden fazlasını kimse bekleyemezdi zaten. bu ortaklı yapımdan ben niye inatla fazlasını istedim.işte onu bilmiyorum

10 Ocak 2011 Pazartesi

o neşeli çocuk

sabahtır beni alan bu sertab erener parçası ilk göz ağrılarımdan diyebilirim
en başından beri severim
hep hem mutlu hem hüzünlü eder beni
bugünde madem beraber uyandık
hep hatırlayayım dedim.

8 Ocak 2011 Cumartesi

of

cumhuriyetin kitap ekinde
bir yazarla yapılan röportajı okudum geçenlerde
ingiltere de yaşıyor sanırım
orda olamamaktan burada da kalamamaktan bahsediyor
yurt la ilgili
bunu söylemem çok gün
orada olamam
ama burada paşalar gibi kalırım
o değil konu
ama gidiş gelişler başka
ne zaman iki dolap arası bir bu yatak üstünde bulsam kendimi
sağımda solumda felix in nefesi
o benimleyken daha rahat nefes alırken benim burada içim
nefesim sıkışmaya başlıyor
felixi omzuma atıp gidesim geliyor
gidecek yer bulamıyorum
yerimde duramıyorum
içim sıkışıyor
içim sıkışıyor.

evdeki huzur işte mutluluk budur

tek elim meşgul
çünkü aşkım yatıyor üstünde
aylar sonra huzurumlayım
mırıl mırıl yanımda
sevgi koşulu temiz kum ,su ve mamadan ibaret aşkım
seviyorum dediğim en rahat..
ondan yavaş yazıyorum..

aileleri ülkelere benzetiyorum
anne çocuk baba tartışmaları
iç savaşlar gibi
o sürüp giderse
etraftaki orospu çocukları rahat ediyor..
ondan
evde huzur şart..

6 Ocak 2011 Perşembe

işbuya

işbu