23 Şubat 2010 Salı

tirt


ufuk sonsuz gibi gözüküyordu
üstünde bir kaç elişi kıvamında tanker vardı
deniz tankerler biraz beyaz gökyüzü üstünde gri pamuklar
gökyüzüne doğru mermerleşiyor gene
cama bakıyorum
ufak tefek benler
çoğalıyor
yol hafif ıslanmaya başlamıştekrar denize dönüyorum ilerde adalar ışıklar yanıp sönüyormuş gibi kandırıyorlar beni
aklımda aya yorgi ye çıkarken ki bir bank
iki gay
gene benler sağda solda
üşümemek şarapla
nefes nefese zirve
gay lerle muhabbet
mükemmel gri bir manzara
bu sefer de istanbul karşımda.
vapur dayım
üşüyorum ama inadına dışardayım
elimde yeşil elmam aklıma maviler düşüyor şuan
ama istanbul gene çok uzakta
zaten denizde laciverte çalan karanlık
maviyle uzaktan yakından alakası yok
bir nefes çalındı burnuma ,tanıdık ama hiç vaktim olmadı anlamaya
kaşarlı biraz
oturmuş
yıllanmış ama değerlenmemiş nedense
kalkedonlular körmüşmüşmüş yada çok susamışlar
günler,m uzun bir süre tarih kokucak gibi durmuş
aklımı zaten taktığım istanbul almış
durmuşum sonra
tam orda işte vapur yanaştı
atlamadım adamlar iskeleleri sürmeden
nur"u"osmaniye kapısına kadar yürüdüm
tepeye çatıya çıktık birer çay içtik.
gözlerim ufuk çizgisine takıldı gene eve döndüm.

Hiç yorum yok: