29 Kasım 2010 Pazartesi

merhaba ben ayşe.

o kadar.

27 Kasım 2010 Cumartesi

wake up damla

an be an
kendimi kandırıyor muşum hissi artıyor içimde
sanki gene bir ağ ördüm gözümün önüne pembe şekerden
önümü hep açık sanıyorum.
öyle bir şeyler.

wake up donnie

üşüdüm çok
ellerimi en son ne zaman böyle ısıttığımı hatırlamıyorum demesi geldi aklıma
ellerime üfledim
nefesim ellerimden soğuk
buz buz buz
ateşim var galiba dedim
alnıma dokundu
sıcaksın
ama ateşin yok dedi
bembeyazım deli misin dedim
aynaya döndüm
beyaz değilim
dizime dokundum
elim sıcak
dizim sıcak
üşüyorum
nefesim sıcak
üşüyorum
gözlerim kırılacak gibi soğuk
4 buçuk da o zaman?
tamam dedim
elime dokunmadım
buz gibi her yer
başımı kaldırdım resmine baktım
resmimize baktım
gözlerim doldu
özledim üşüdüm
ellerim soğuk
onunkiler sıcak
ellerim sıcak
içim soğuk dedim
chi e' dediler
kimse dedim
öylede uyandım
baş ucumda bilgisayarımın üstünde oturuyordu
sonra tekrar uyandım
..

24 Kasım 2010 Çarşamba

neleeer neleeer geçti kim bilir başındaan

thanx to again dear sbist
mesajını bugün okumam doğrultusunda
günümün şarkısı
o adını bilmediğim kadının kafamda yankılanan sesiyle
kalp vs kalp
doğum günümü bilmez
aklıma türlü türlü şarkılar sokar rahat vermez
ben diyorum kadim
ben diyorum aziz
ama nedir bu çektiğim yah!





ani bir hayatımın ipleri benim ellerimde
manevrasıyla
günümün parçasını
ayten alpman dan ben varım olarak değiştiriyorum

23 Kasım 2010 Salı

ayşegül romada

roma terminalinde kadim dostum sbist i gördüm
sakal bırakmış saçları uzatmış birde rahip olup türkçeyi unutmuş
geldi benden bilet almak için yardım istedi
olur tabii dedim
çok teşekkür etti gitti
hey gidi günler hey dedim
sen git dağ gibi adam
hem din değiştir
hem kış ortasında sandalet cübbeyle gez özünü reddet.
peeh..

14 Kasım 2010 Pazar

Ballantine's Finest

gözlerim acıyor
belim kalk bir yürüyüşe çıkalım diye yalvarıyor
bende istiyorum çıkmak aslında
ama anlamıyorsunuz
pazarları burada hayat duruyor

ellerimin avuçlarını gözlerime bastırıyorum
alnıma doğru çekiyorum
açılıyor göz kapaklarım
resmimize bakıyorum.
facebook un sekmesinde 2 bildirim gözüküyor
mesaj atmışsın bana
birde bağlantımı beğenmişsin
bende seni seviyorum sevgilim
bende mobil sevdiceğim benim diye cevap yazdım sana

sigara içmeyen biri olarak dışarı çıkıp turlayıp bir sigara içesim var.
balkona çıkıp şehre baksam bir
belki içimden gelir.
..







evet
sokağın solu şehir merkezine doğru
sağı istasyona
sağında bir alt geçit var
altı hep gençlerle dolu
avrupanın aykırı gençliği hep punk.
renk renk vespalarıyla oturuyorlar sabaha kadar
ve heryer grafiti ve tag dolu
daha 24 yaşındayım
kendimi hep daha genç hissediyorum aslında
belki ailemden
hani beni ölesiye kendilerine yakın tutmalarından
hep çocuk mu sandım kendimi
ilk defa bu kadar uzun süreli ellerinden kaçışım mı sebebi
yaşlı hissetmemin sonunda?

arkadaşlarım var evet
Türkler var
İtalyanlar
yada başkaları
Türkler genç
gençler yani
sevgilim dalga geçiyor benimle
yaşlandım dediğimde
çünkü o yaşlı.)
ama bana çok
çok yeni




son dersimde
önümdeki sırada 1 italyan kız vardı
profesörle konuştular ders boyu
tatlı atışmalar
fikir alışverişleri
o benim işte dedim seline
o benim
bendim
oha o ben değilim artık
benim konumuma göre daha ağır olmam lazım
sonra zaten daha ağır olduğumu farkettim eve yürürken
nasıl farketmemişim bu kadar ağırlaştığımı
ben hala
yaparım sanarken her şeyi
yoruluyorum artık.)
uykum falan geliyor
nasıl farketmemişim bunu
hayır yani tek tek farkındayım aslında
söylüyorum anlatıyorum
dalgasını geçiyorum
gülüyoruz eğleniyoruz
ama hani hep övünürüm
bir adım geri çekilip bakabilmekle her şeye
bunu nasıl görmemişim..
vay..
sindirmek lazım biraz.




neyse
ne diyordum şehir
seviyorum bu şehri
bologna yıda severdim
ondan orası olsun istedim içten içe hep
ama bari ballı börek oldu
eski kısmı şehrin daha alçak
floransa gibi
ama floransa gibi üstüne üstüne gelmiyor insanın
boğmuyor
çünkü kocaman bir deniz var
gözlerini kısman gerekiyor bakmak için
öyle bir rüzgarı var
sakin
milano gibi değil
yapay..
milano istanbul gibi derlerdi hep bilip bilmeden konuşanlar bana
öyle değil oysa
roma da daha rahat edermişim yada
yok öylede değil
napoli diyenlereyse zuhah demek istiyorum sadece


sonra düşünüyorum
ister istemez bir paragraf önceye dönüyorum
üniversitede olsaydım diyorum
hoşlanmazdım belki bariden
(iç ses koşup geliyor "ama bologna yı üniversitedeyken istemiştin?")
susuyorum.







sözler var aklımda çınlayan
cümleler
hepsi farklı kişilere ait
ve mesela hayatımda en çok zaman geçirdiğim insanların yüzlerini hatırlayamıyorum
vefasız olduğumu bilen ben gene bu dünya üzerinde beni vefasızlıkla suçlamaya cesaret edebilen tek kişiyim
suçlamak yanlış tabir aslında
sadece farkındayım diyelim
diğerlerinden de o kadar ustaca sıyrılıyorum ki
farkına bile varmıyorlar vefasızlığımın
işte ben o kadar ustayım bu işte
yaşlı hemşireler gibi
momartmadan kan alınır..
(onun sırrı da hemşirede değil aslında..sadece iğneyi çıkarır çıkarmaz çok çok sıkıca uzun süre bastırmanız yeterli o zaman morarmıyor..)
sevgilim buna hayatı doğru yaşamak diyor gerçi
belli insanlar dışında
bir insanın ömründeki diğer insanlar hep kullanılabilir insanlarmış
kendi
eşi
annesi
babası
olursa çocuğu
akrabalarında(yakın aile ama kardeş gibi)
satılmama lüksleri var mesela ama bir yere kadar
o zamanlardan biri bu an
bana bunları anlatışı
hani ömrüm geçer benim bu adamla diyorum
öyle yani..





kapıyı açtım balkonun
bir serinlik ama evin serinliği gibi değil
keyifli bir serinlik
Alessandra içerde ders çalışıyor
ailesi geldi bugün
diğer kızla spinazzola da
bana İtalyan öğle yemeği yapmış annesi
abartısız çok doydum hala şişman hissediyorum kendimi
güzeldi..

otobüsler hala çalışıyor
iveco marka otobüsler
full otuz beş dokuz
çocukluğumun tekerlemesi
iveco nun hala faaliyet gösterebildiği (en azından bu kadar faal)
tek ülke anavatanı İtalya sanırım
ama o otobüsler
her metrede parçalanacakmış gibi ses çıkaran o otobüsler.))

ve polis arabaları
evet
çoğu alfa romeo 159
evet bu sinir bozucu

araba kullanmayı çok özledim
hayır hayır
arabamı kullanmayı çok özledim.
ilk göz ağrım o benim
İtalya ya gelmeseydim içini temizletecektim
sağ salıncağını değiştirtecektim
arkasında küçük bir vuruk vardı yeni olmuş
onu yaptıracaktım
lastiklerim
evet lastik alacaktım
belki biraz para biriktirip yeni jantlar

hem her şeyi onaylayan köpeğimi de özledim..
buradan sapalım mı?
onay
sollayalım mı?
onay
buradan geçebilir miyiz dersin?
onay
bir insan daha ne ister.))

sezercik eşşekle

çok yedim
çok güldüm
bir rehavet çöktü
genede bir kafirlik edesim var
yarın firenze yolcusuyum!

12 Kasım 2010 Cuma

ayaz da doğmak

çarşafların hissi başka
serinlik?
yok
uyan!


bu ay bu dördüncü
uyanıyorum tanımadığım bir yerdeyim
deli gibi kalkıyorum bakınıyorum etrafa anlamaya çalışıyorum

yanılmayalım

çılgın bir gecenin ardından tanımadığı bir erkeğin yanında uyanmak tarzı birşey değil bu

aman tanrım uyur gezer miyim yoksa
gibi birşey de değil

sizi sıkmak yada şaşırtamamak isterdim
ama bunu bende anlayamıyorum

tam buzdolabına uzanırken

süt için?!
süt içecektim

çat bir anda elimde bir çarşaf hissi ve uyanıyorum
öyle alakasız birinin evinde ya da
bir otelde

İtalyanlara dert anlatmak zor ama kalmadığım bir otele de para ödeyecek değilim.

son uyandığım evde ailenin annesiyle küçük kızı mutfakta
kahvaltı ediyordu
beni gördüğünde kadın neredeyse kalp krizi geçirecekti

ama benim aklımda sadece süt vardı
kadın çığlık çığlığa italyanca bağırıp polisi ararken ben kızın sütünü içip çıktım evden.

bereket şehir değiştirmiyorum
şimdilik en uzak monopolide buldum kendimi ve parasız trene binince kondüktörle köşe kapmaca oynamak çok sevimsiz!


öyle dev zaman boşluklarıda yok ki suçu diğer kişiliklerime atayım
paralel evrene de inanmıyorum

so wtf!
bir açıklama istiyorum dear mon dio!


özlemek bana mahsus

11 Kasım 2010 Perşembe

00:00"hım"

10 Kasım 2010 Çarşamba

hayat zaten zor

sen yüregini korumaya bak
bir yanin cocuk kalsin birak
ne olur gel
bildiklerini unutarak

sen safligini gözden sakin
dursan da günaha yakin
ne olur gel
bildiklerini unutarak

hadi gel gülümse
hele kalbine yol ver
degisir degismez
sen onu düsünme

iyiye hayra yor
bu hayat zaten zor
bir de sen ekleme
oturup bekleme

bir ucundan sen tut bir ucundan ben
siirin sarkinin sazin telinden

sen yüreğini korumaya bak..

Levent Yüksel
söz:Sezen Aksu
beste:Onno Tunç

et yedi

dün yaptığım et yemeği..
hayır
üstünde o kadar çok durmadım
sadece yedim
yemeden önce resmini dahi çekmedim
o kadar enteresan gelmemişti bana
ama bu kadar lezzet
önceden çoğu kez yapmıştım oysaki
sebzeleri önceden kavurup öldürüp
(ölme sıralarına göre..çok ölmesinler)
önceden sosladığım etleride ekleyip
soya sosuyla kavurmak
yani kolayda birşey
genelde yaparım
tavuk etiyle dana etiyle iyi gider
ama dünkü
böyle daha bi başka güzel oldu
sanırsam bugünde yapacağım
hatta evet evet
yapmalıyım
yam

derz