30 Eylül 2010 Perşembe
26 Eylül 2010 Pazar
engelli 500
yasaklar yaratılıcığı kamçılar.
engeller yeni yollara sürükler.
eğer diktalar olmasaydı yaratıcılık
ölür müydü?
bilmiyorum.
ama engeller olmasaydı
ben gördüklerimi göremezdim
şahane eğlenemezdim.
engeller yeni yollara sürükler.
eğer diktalar olmasaydı yaratıcılık
ölür müydü?
bilmiyorum.
ama engeller olmasaydı
ben gördüklerimi göremezdim
şahane eğlenemezdim.
25 Eylül 2010 Cumartesi
barrmak
ince yollarımdan geçiyor
bir bitmez kafile gibi
dilsiz bir ölüm düşüncesi
sessiz
ilerliyor
bir sağırlık özlemi
duymasam hiç o susmayan beni
dedirtiyor
gözü kör bir kutsiyet
içinde yanmayı öğrendiğim bir yangın
iyi tanıyorum onu
kendimden bile
su dökmek istiyorum bazen
parlıyor
yüzüm yağlı
donmuş ifade
zil takmış oynuyor
irade
bitmiyor
gitmiyor hiç bir yere
insan eli sürüyorum
izi kalmıyor
mevsimim geldi diyorum
dinlemiyor
ben geçtim
"o" geçmiyor
nanonim
bir bitmez kafile gibi
dilsiz bir ölüm düşüncesi
sessiz
ilerliyor
bir sağırlık özlemi
duymasam hiç o susmayan beni
dedirtiyor
gözü kör bir kutsiyet
içinde yanmayı öğrendiğim bir yangın
iyi tanıyorum onu
kendimden bile
su dökmek istiyorum bazen
parlıyor
yüzüm yağlı
donmuş ifade
zil takmış oynuyor
irade
bitmiyor
gitmiyor hiç bir yere
insan eli sürüyorum
izi kalmıyor
mevsimim geldi diyorum
dinlemiyor
ben geçtim
"o" geçmiyor
nanonim
24 Eylül 2010 Cuma
hiç
sokak akıyordu
aynı anda binlerce insan yürüyordu
durdu bir an
bir şey titredi
yutkundu
burnunun ucu sızladı
şaşırdı
görüşü buğulandı.
gökyüzü çok güzeldi
kuşlar
binlerce renkte kuş
ve bulutlar
ve güneş
ve altında deniz
çok güzeldi
ilk defa bu yeni yerde
çok
çok
çok
çok kadar az değil
hüzün değil
mutsuzluk hiç değil
aşk değil
nefret değil
sevgi değil
özlem değil
deli gibi bomboştu
binlerce insan aksi yöne yürüyordu
ilk göz yaşıydı yerdeki
tek gerçek
ona da
dilim
varmıyor.
aynı anda binlerce insan yürüyordu
durdu bir an
bir şey titredi
yutkundu
burnunun ucu sızladı
şaşırdı
görüşü buğulandı.
gökyüzü çok güzeldi
kuşlar
binlerce renkte kuş
ve bulutlar
ve güneş
ve altında deniz
çok güzeldi
ilk defa bu yeni yerde
çok
çok
çok
çok kadar az değil
hüzün değil
mutsuzluk hiç değil
aşk değil
nefret değil
sevgi değil
özlem değil
deli gibi bomboştu
binlerce insan aksi yöne yürüyordu
ilk göz yaşıydı yerdeki
tek gerçek
ona da
dilim
varmıyor.
23 Eylül 2010 Perşembe
I'm looking through you, you're not the same
I'm looking through you, where did you go
I thought I knew you, what did I know
You don't look different, but you have changed
I'm looking through you, you're not the same
Your lips are moving, I cannot hear
Your voice is soothing, but the words aren't clear
You don't sound different, I've learned the game.
I'm looking through you, you're not the same
Why, tell me why, did you not treat me right?
Love has a nasty habit of disappearing overnight
You're thinking of me, the same old way
You were above me, but not today
The only difference is you're down there
I'm looking through you, and you're nowhere
Why, tell me why, did you not treat me right?
Love has a nasty habit of disappearing overnight
I'm looking through you, where did you go
I thought I knew you, what did I know
You don't look different, but you have changed
I'm looking through you, you're not the same
Yeah! Oh baby you changed!
Aah! I'm looking through you!
Yeah! I'm looking through you!
You changed, you changed, you changed!
I thought I knew you, what did I know
You don't look different, but you have changed
I'm looking through you, you're not the same
Your lips are moving, I cannot hear
Your voice is soothing, but the words aren't clear
You don't sound different, I've learned the game.
I'm looking through you, you're not the same
Why, tell me why, did you not treat me right?
Love has a nasty habit of disappearing overnight
You're thinking of me, the same old way
You were above me, but not today
The only difference is you're down there
I'm looking through you, and you're nowhere
Why, tell me why, did you not treat me right?
Love has a nasty habit of disappearing overnight
I'm looking through you, where did you go
I thought I knew you, what did I know
You don't look different, but you have changed
I'm looking through you, you're not the same
Yeah! Oh baby you changed!
Aah! I'm looking through you!
Yeah! I'm looking through you!
You changed, you changed, you changed!
ali bardak
zor işler
tuhaf günün akşamında
bir bir çıkarlar ortaya
delilik kıyıları boyunca
aklın olur bin parça
her parçanın ucunda
görürsün onları hiç korkma
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
girdap olmuş adamlar
etrafında oyunlar
uyma sen onlara
zaman durmuş akmıyor
farkındaysan geçmiyor
rüzgarım üflesin onlara
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
tuhaf günün akşamında
bir bir çıkarlar ortaya
delilik kıyıları boyunca
sana tuzak kurmuşlar
üstüne yapışmışlar
bir silkin de gel kendine
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor sor sor
bu zor işleri
gel gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor sor sor
bu zor işleri
gel gel bana sor
korhan futacı - kara orkestra
tuhaf günün akşamında
bir bir çıkarlar ortaya
delilik kıyıları boyunca
aklın olur bin parça
her parçanın ucunda
görürsün onları hiç korkma
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
girdap olmuş adamlar
etrafında oyunlar
uyma sen onlara
zaman durmuş akmıyor
farkındaysan geçmiyor
rüzgarım üflesin onlara
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
tuhaf günün akşamında
bir bir çıkarlar ortaya
delilik kıyıları boyunca
sana tuzak kurmuşlar
üstüne yapışmışlar
bir silkin de gel kendine
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
sen bana sor bu zor işleri
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor sor sor
bu zor işleri
gel gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor
gel bana sor sor sor
bu zor işleri
gel gel bana sor
korhan futacı - kara orkestra
22 Eylül 2010 Çarşamba
martian
bazen kendimi çılgın marslılar filmindeki marslılar gibi hissediyorum
hep cam kırılırsa cam kırıkları beynime batıcakmış gibi
ama genede beynim büyüyor büyüyor
ağrıyor
ağrıyor.
büyüklüğün işlevi getirememesi söylemi
çok maskülin gelsede kulağa
işin aslı bu.
sadece penisle kısıtlı değil konu o kadar..
beynim patlarsa heryer yemyeşil olacakmış gibi geliyor.
yemyeşil ve cam kırıklarıyla dolu
ve yapış yapış
sonra rüzgar eserse
başımda bir serinlik
o ağrının anında geçme hissi
mükemmel bir his.
yeşilin verdiği nane ferahlığıda cabası.
peh.
hep cam kırılırsa cam kırıkları beynime batıcakmış gibi
ama genede beynim büyüyor büyüyor
ağrıyor
ağrıyor.
büyüklüğün işlevi getirememesi söylemi
çok maskülin gelsede kulağa
işin aslı bu.
sadece penisle kısıtlı değil konu o kadar..
beynim patlarsa heryer yemyeşil olacakmış gibi geliyor.
yemyeşil ve cam kırıklarıyla dolu
ve yapış yapış
sonra rüzgar eserse
başımda bir serinlik
o ağrının anında geçme hissi
mükemmel bir his.
yeşilin verdiği nane ferahlığıda cabası.
peh.
tell everybody
Hey, where'd you learn to fly?
So you shoot your rocket up into the sky
Hey, I heard you set the pace
I never thought I'd see you back in this old place
Are you here to stay?
I never thought I'd see the day
Maybe in another lifetime
I'd see you walking away from me
Tell everybody you're my baby
Tell everybody we're not fading
Tell everybody no ifs or maybes
No, no, no
Tell everybody I'm your lady
Tell everybody it's not changing
Tell everybody you're still my baby
Yeah, yeah, yeah
Hey, I heard you set the tone
The day you changed the world you were alone
I'm at your command
You only have to clap your hands
Baby, I don't understand
Why you're leaving me
Hey, I only wanna make you smile
Well, maybe it'll take a while
Maybe I'll build a needing
If it pleases you
Tell everybody you're my baby
Tell everybody we're not fading
Tell everybody no ifs or maybes
No, no, no
Tell everybody I'm your lady
Tell everybody it's not changing
Tell everybody you're still my baby
Yeah, yeah, yeah
I almost remember your face
But it's fading, but it's fading fast
Now that I remember the taste
It's a memory with a life to last
So you shoot your rocket up into the sky
Hey, I heard you set the pace
I never thought I'd see you back in this old place
Are you here to stay?
I never thought I'd see the day
Maybe in another lifetime
I'd see you walking away from me
Tell everybody you're my baby
Tell everybody we're not fading
Tell everybody no ifs or maybes
No, no, no
Tell everybody I'm your lady
Tell everybody it's not changing
Tell everybody you're still my baby
Yeah, yeah, yeah
Hey, I heard you set the tone
The day you changed the world you were alone
I'm at your command
You only have to clap your hands
Baby, I don't understand
Why you're leaving me
Hey, I only wanna make you smile
Well, maybe it'll take a while
Maybe I'll build a needing
If it pleases you
Tell everybody you're my baby
Tell everybody we're not fading
Tell everybody no ifs or maybes
No, no, no
Tell everybody I'm your lady
Tell everybody it's not changing
Tell everybody you're still my baby
Yeah, yeah, yeah
I almost remember your face
But it's fading, but it's fading fast
Now that I remember the taste
It's a memory with a life to last
19 Eylül 2010 Pazar
zor
durup dururken
saçma sapan uzak bir yerde
uzaktan
bir okla
hedefde bildiğin ben
kitlendim kaldım
zor zor zor diye
emanet de edemeden
öyle saçma sapan.
Nev Zor mp3 indir
saçma sapan uzak bir yerde
uzaktan
bir okla
hedefde bildiğin ben
kitlendim kaldım
zor zor zor diye
emanet de edemeden
öyle saçma sapan.
Nev Zor mp3 indir
16 Eylül 2010 Perşembe
cara mia!
bugün italyadaki birinci ayımın ortasını biraz geçmişken
mercimek yapmaya karar verdim
biraz tereddütlüydüm
çünkü düdüklü tencerem yoktu
ve ben başarısız olabilirdim
ama sonuç
o annemin ellerinden çıkmışcasına
o lezzet
o bütünlük
o mercimeğin kusursuzluğu
sonsuza kadar mercimek yiyebileceğime karar verdim
sonunda.
ama genede
bu deniz mahsüllerinin en az ege kadar bol ve lezzetli olduğu
üstüne üstlük ucuzda bulunduğu
italyan şehrinde
sıradaki öğünlerimiz:
ahtapot salatası
kalamar kızartması
midye dolma
ve böylede gider.)
ciao ciao!
mercimek yapmaya karar verdim
biraz tereddütlüydüm
çünkü düdüklü tencerem yoktu
ve ben başarısız olabilirdim
ama sonuç
o annemin ellerinden çıkmışcasına
o lezzet
o bütünlük
o mercimeğin kusursuzluğu
sonsuza kadar mercimek yiyebileceğime karar verdim
sonunda.
ama genede
bu deniz mahsüllerinin en az ege kadar bol ve lezzetli olduğu
üstüne üstlük ucuzda bulunduğu
italyan şehrinde
sıradaki öğünlerimiz:
ahtapot salatası
kalamar kızartması
midye dolma
ve böylede gider.)
ciao ciao!
kolay olsaydı sen yapardın
ağlak solist in eşiliğinde
bir gripin parçasına şahit oldum
hoşumada gitti
yıllardır herkese tek tek anlatmaya çalıştığım
ama kimsenin anlamadığını gördükçe üzülerek kendimi
anormal sandığım zamanların
nasıl boşa geçtiğini görmemi sağlayan bu parça
bu kişilerinde sadece moronlar olduğunu gösterdi bana
ama sürekli moronları çevreme toplamış olmam da
bir ayrı tartışma konusu
onuda bir ara yoklarız
dostum yok
derdim yok
bir gripin parçasına şahit oldum
hoşumada gitti
yıllardır herkese tek tek anlatmaya çalıştığım
ama kimsenin anlamadığını gördükçe üzülerek kendimi
anormal sandığım zamanların
nasıl boşa geçtiğini görmemi sağlayan bu parça
bu kişilerinde sadece moronlar olduğunu gösterdi bana
ama sürekli moronları çevreme toplamış olmam da
bir ayrı tartışma konusu
onuda bir ara yoklarız
dostum yok
derdim yok
14 Eylül 2010 Salı
iyiye hayra yor
hafif şıpırtı sesleriyle uyandım
ayaklarımı yere indirdiğimde ıslandı
yatağım yüzüyordu
8 inci katta deniz vardı
heryerde yataktan kayıklar
üstlerinde çiftler tekler
terliklerimden kürekler yaptım
yola koyuldum
bir kaç bacadan kediler kurtardım
gülümseyen yüzlere selam verdim
bir çocuk elma şekeri eriyor diye ağlıyordu
annesi yüzen ocakta süt ısıtıyordu
çocuğa kendi elma şekerimi verdim
çocuk ya
inandı aldı..
ayaklarımı yere indirdiğimde ıslandı
yatağım yüzüyordu
8 inci katta deniz vardı
heryerde yataktan kayıklar
üstlerinde çiftler tekler
terliklerimden kürekler yaptım
yola koyuldum
bir kaç bacadan kediler kurtardım
gülümseyen yüzlere selam verdim
bir çocuk elma şekeri eriyor diye ağlıyordu
annesi yüzen ocakta süt ısıtıyordu
çocuğa kendi elma şekerimi verdim
çocuk ya
inandı aldı..
12 Eylül 2010 Pazar
madem herşey biter.
biryerde
ayağını yere vuran
o minik sevimsiz çilli çirkin veletlerle tek ses
"hayır!"
sonra sessizlik
sessizlik evet demek değil
sadece
bir es.
dinliyorum uzaktan bir şarkıyı
hicazdan.
madem herşey biter
beklerim
yine başlar yeni baştan.
ayağını yere vuran
o minik sevimsiz çilli çirkin veletlerle tek ses
"hayır!"
sonra sessizlik
sessizlik evet demek değil
sadece
bir es.
dinliyorum uzaktan bir şarkıyı
hicazdan.
madem herşey biter
beklerim
yine başlar yeni baştan.
11 Eylül 2010 Cumartesi
10 Eylül 2010 Cuma
9 Eylül 2010 Perşembe
deve-redone
insanın gerizekalı olduğunu anladığı
eğer çok gerizekalı değilse
bir kaç an vardır hayatında
yok çok gerizekalıysa
bu anların sayısı artar tabii
mesela
inanmak
çoğu kültürde gerizekalılık olarakda görülür
aslında saçmalık ya tamam
bi insan bişeye sorgulamadan inanıyosa gerizekalıdır
durum bundan ibaret
bu yüzden inanç savaşları çıkar
bu yüzden evler barklar dağılır
inanmak böyle bişeydir
inananda gerizekalıdır
ama gerizekalının kelime anlamına gelirsek eğer durum boyut değiştirir tabii
büyüklerimizin aklı evvel diyede tabir ettiği
bu kişilerin böyle olmasına sebep bazen belki
sert bi düşüştür
daha gelişimlerini tamamlamadıkları bebeklik evresinde
bazen genetikdir
ki bu durumda aile de muhtemelen gerizekalı birileri vardır
aklı evvel yada
bazende
tam olarak zekasıyla problem olmamasıyla birlikte
kişi gerizekalı semptomları gösterir
bunun sebepleri çeşitlidir kimileri aşk der kimileri
kimilerini kovalıyım ya
koku gibi bişey
ten gibi
alışmak değil ama
çünkü zaman kısıtlamasına aklınız sırrınız ermez
bi bakış gibi mesela
inanmak genelde bakışla gelir
öyle boktan bişey
çok da anlamlı değil
pek de gerekli değil
egoları geçemez
adı aşk değil
idin boyut değiştirilmiş halinin orospu çocuklarıyız hepimiz ve sen bu yazı
seni lanetledim ben yayınlanamazsın çünkü başklarının idleri bayram yapar
ve benim idim izin veremez buna.
böyle bişey işte.
kısıtlı kelimeyle anlatı(lamayan)lan bir hendek.
ezelden gelen edit :
idimi öpiyim "yayınnnnn"
(7/6/10-dml)
eğer çok gerizekalı değilse
bir kaç an vardır hayatında
yok çok gerizekalıysa
bu anların sayısı artar tabii
mesela
inanmak
çoğu kültürde gerizekalılık olarakda görülür
aslında saçmalık ya tamam
bi insan bişeye sorgulamadan inanıyosa gerizekalıdır
durum bundan ibaret
bu yüzden inanç savaşları çıkar
bu yüzden evler barklar dağılır
inanmak böyle bişeydir
inananda gerizekalıdır
ama gerizekalının kelime anlamına gelirsek eğer durum boyut değiştirir tabii
büyüklerimizin aklı evvel diyede tabir ettiği
bu kişilerin böyle olmasına sebep bazen belki
sert bi düşüştür
daha gelişimlerini tamamlamadıkları bebeklik evresinde
bazen genetikdir
ki bu durumda aile de muhtemelen gerizekalı birileri vardır
aklı evvel yada
bazende
tam olarak zekasıyla problem olmamasıyla birlikte
kişi gerizekalı semptomları gösterir
bunun sebepleri çeşitlidir kimileri aşk der kimileri
kimilerini kovalıyım ya
koku gibi bişey
ten gibi
alışmak değil ama
çünkü zaman kısıtlamasına aklınız sırrınız ermez
bi bakış gibi mesela
inanmak genelde bakışla gelir
öyle boktan bişey
çok da anlamlı değil
pek de gerekli değil
egoları geçemez
adı aşk değil
idin boyut değiştirilmiş halinin orospu çocuklarıyız hepimiz ve sen bu yazı
seni lanetledim ben yayınlanamazsın çünkü başklarının idleri bayram yapar
ve benim idim izin veremez buna.
böyle bişey işte.
kısıtlı kelimeyle anlatı(lamayan)lan bir hendek.
ezelden gelen edit :
idimi öpiyim "yayınnnnn"
(7/6/10-dml)
8 Eylül 2010 Çarşamba
dır
dur
nefes aldır
verdir
elimi kaldır
dokunmamı sağla
yürüt beni
merdivenleri çıkar
kapıyı zorla açtır
içeri sok
sürgüyü çektir
üstümü çıkarttır
geceliğimi giydir
bilgisayarımı açtır
ellerime baktır
görmemi sağla
vazgeçir
duşumu aldır
kurulat
saçlarımı tarat
gözlerimin etrafındaki bebek çizgilere dokundur
yatağa oturt
bilgisayarı kucağıma koydur
uyut
uyandır
kabus göster
uykumu kaçır
tekrar uyut
terlet
burnumu kanat
beni uyandır
tuvalete gitmemi sağla
yatağıma döndür
burnuma pamuk soktur
uyut
güneşi doğur
uyandır beni
yüzümü yıkat
ellerime bakmamı sağla
gözlerimi göster
üstümü giyindir
bağcıklarımı bağlat
dokumamı sağla
anlat
anlat
anlat..
nefes aldır
verdir
elimi kaldır
dokunmamı sağla
yürüt beni
merdivenleri çıkar
kapıyı zorla açtır
içeri sok
sürgüyü çektir
üstümü çıkarttır
geceliğimi giydir
bilgisayarımı açtır
ellerime baktır
görmemi sağla
vazgeçir
duşumu aldır
kurulat
saçlarımı tarat
gözlerimin etrafındaki bebek çizgilere dokundur
yatağa oturt
bilgisayarı kucağıma koydur
uyut
uyandır
kabus göster
uykumu kaçır
tekrar uyut
terlet
burnumu kanat
beni uyandır
tuvalete gitmemi sağla
yatağıma döndür
burnuma pamuk soktur
uyut
güneşi doğur
uyandır beni
yüzümü yıkat
ellerime bakmamı sağla
gözlerimi göster
üstümü giyindir
bağcıklarımı bağlat
dokumamı sağla
anlat
anlat
anlat..
7 Eylül 2010 Salı
just fun
Sahip olmak kelimesi sevilmese de
Sahip olunan şeyden binlerce kilometre uzakta
Herrrrşeyden
Ve mesela hiç de önemli değilken
Arka ayaklarının yerinde tekerlekler olan bir köpek
Yada ben çok mu içtim derken tek damla
Alkolün kanında dolaşmaması
Hayat komik
Life is funny…
Sahip olunan şeyden binlerce kilometre uzakta
Herrrrşeyden
Ve mesela hiç de önemli değilken
Arka ayaklarının yerinde tekerlekler olan bir köpek
Yada ben çok mu içtim derken tek damla
Alkolün kanında dolaşmaması
Hayat komik
Life is funny…
5 Eylül 2010 Pazar
peter parker
bilim adamları mesela
çizgi filmlerde bile
yada filmlerde
genelde batı ekolleriyle yapılmış yayınlar diyelim yada
(ama bütün dünynaında bunları kanıksadığını
söylemek abartılı olmaz)
kalın camlı gözlükleri olan
saçları başları dağılmış
hep önlüklü
önlükleri olmasa bile arzulanmayan kişi
vasıflarıyla donatılmış insanlar
sebep acaba
birton gereksiz işe ayıracak sonsuz zamanları
ve askeri olsun sivil olsun bütçeleri olmasından mı
yani adamın parası var evet çok
ama o kadar idealist ki
hiç birşey yapmak gelmiyor aklına
hep aynı şeyleri yiyerek aynı şeyleri giyerek
ve kendini sırf işine vererek
yani bu ne demek
akıllı insanlar yaşamaz mı?
yada yaşam akıllı insanların ihtiyaç duymayacağı kadar sıradan mı
her ne ise sonuç
çoğunluğun bilinç altı sonucu
bilim adamları sıkıcıdır
o zaman nerde
mesela
ilk okulda
gözleri ırsi şekilde bozuk ve şişe dibi gözlük
takmak zorunda olan arkadaşlarıyla mesela
(ki asla anlamam çocuk kör mü yani nasıl bir ebeveynliktir o)
dalga geçen çocuklar
gençler
iş arkadaşları
çünkü o bir inek
giyinemez yiyemez içemez
es kaza eline bir yerden bir fon geçse
dünyaları fetheder ama
film de ilk ölen de o dur
yada yenilikçi sinemada bazen
değişir kızı kapar
yada çok yenilikçi değil mi yoksa
bkz.örümcek adam
hepsi bir komplo mu aslında
amerikanın üstümüzde oyunlarımı??
şimdi uzatıyorum ayaklarımı
düşünmek lazım.
çizgi filmlerde bile
yada filmlerde
genelde batı ekolleriyle yapılmış yayınlar diyelim yada
(ama bütün dünynaında bunları kanıksadığını
söylemek abartılı olmaz)
kalın camlı gözlükleri olan
saçları başları dağılmış
hep önlüklü
önlükleri olmasa bile arzulanmayan kişi
vasıflarıyla donatılmış insanlar
sebep acaba
birton gereksiz işe ayıracak sonsuz zamanları
ve askeri olsun sivil olsun bütçeleri olmasından mı
yani adamın parası var evet çok
ama o kadar idealist ki
hiç birşey yapmak gelmiyor aklına
hep aynı şeyleri yiyerek aynı şeyleri giyerek
ve kendini sırf işine vererek
yani bu ne demek
akıllı insanlar yaşamaz mı?
yada yaşam akıllı insanların ihtiyaç duymayacağı kadar sıradan mı
her ne ise sonuç
çoğunluğun bilinç altı sonucu
bilim adamları sıkıcıdır
o zaman nerde
mesela
ilk okulda
gözleri ırsi şekilde bozuk ve şişe dibi gözlük
takmak zorunda olan arkadaşlarıyla mesela
(ki asla anlamam çocuk kör mü yani nasıl bir ebeveynliktir o)
dalga geçen çocuklar
gençler
iş arkadaşları
çünkü o bir inek
giyinemez yiyemez içemez
es kaza eline bir yerden bir fon geçse
dünyaları fetheder ama
film de ilk ölen de o dur
yada yenilikçi sinemada bazen
değişir kızı kapar
yada çok yenilikçi değil mi yoksa
bkz.örümcek adam
hepsi bir komplo mu aslında
amerikanın üstümüzde oyunlarımı??
şimdi uzatıyorum ayaklarımı
düşünmek lazım.
3 Eylül 2010 Cuma
pasta e vino
istediğim çok şeyden
pek şeyin bende olduğunun şu an farkındayım
istediğimde bende olmayan az şeyin de hızla avuçlarıma süzüldüğünüüüün
4 metre bir tavan için çok değilmiş
galeriler sadece resimlerle ilgili değilmiş
yerli yersiz kıkır kıkır
teknoloji ne hoş herşey tıkır tıkır
bugün az temizlik çok ders
az güneş çok yağmur
az gürültü çok manzara imiş.
tek olmakda gelen gitmeyen
böyle böyle koccaman
al da ye şimdi bunu dedirten
bembeyaz
altı çikolatalı
kafam kadar
neydi onun adı ya.))
pek şeyin bende olduğunun şu an farkındayım
istediğimde bende olmayan az şeyin de hızla avuçlarıma süzüldüğünüüüün
4 metre bir tavan için çok değilmiş
galeriler sadece resimlerle ilgili değilmiş
yerli yersiz kıkır kıkır
teknoloji ne hoş herşey tıkır tıkır
bugün az temizlik çok ders
az güneş çok yağmur
az gürültü çok manzara imiş.
tek olmakda gelen gitmeyen
böyle böyle koccaman
al da ye şimdi bunu dedirten
bembeyaz
altı çikolatalı
kafam kadar
neydi onun adı ya.))
aşk dedi
aşk diye tanımlanan hislerin bütünü
kısır denemez belki ama eninde sonunda bir döngü..
bir insanın bir diğerinden hoşlanması
görüntüsü
evet
sesi soluğu
evet
fikirleri
evet
tik tik tik
sonucum bir çift
geçen zamanların rengi
önce uçuk yeşil
sonra pembe
sonra kıpkırmızı
derken mor
ve nihayet
siyah
kişilerin iki ayrı cinsiyetten olduğunu farzederek
erkek ilişkinin başında en yüksek mertebede
aşıkkk
herşeyi yapabilir
yet
sadece tek kişi için hayatta o
bu mükemmellik hormonunun kokusu onu dahada çekici kılar
hem partneri için
hem çevresindeki diğer insanlar için
derken kırmızının ortalarında
kendi kokusuyla sarhoş erkek
olasılıklara kayar
her zaman olur mu bu?
hayır
çoğunluk bu mudur?
evet
olabilir diyelim yani..
bir de kadınımız var tabii
cefakar ana tanımına henüz çohook uzak
tazecik
kadında olay farklı gelişiyor tabi
daha doğrusu
sıralama farklı diyelim
yoksa olan bitende bir fark yok.
kadın ilişkinin başında tartma mevsiminde
elindeki örneklerle karşılaştırıyor
ne yaptı ne yapıyor ne yapabilir
derken o koku ah o koku
ısıtıyor bir anda bayanımızı
ve o da parlamaya başlıyor
onun hormonu farklı tabii
hem sıcaklık verebiliyor
hem şefkat
doğanın dengesiyle alakalı olsa gerek
o kdr yükseliyor ki o da
etraftaki karşı cinsler gözlerini ondan alamıyor
kim buuu
ve tabii kendi partneride
bu noktada iki cins arasındaki fark
kadının kimseyi göremeyecek şekilde kör olması.)
kimin ona baktığının önemi yok
o ona bakıyor
gel zaman git zaman
olaylar gelişir
kırmızı çürür mor olur
mor küflenir siyah olur
the end..
klasik bir durumdur
herşeyin başlayıp bittiğini insana doğduğu andan itibaren öğretiyorlar
"doğdun!"
öğretmek istemeselerdi hep buradaydın derlerdi.
doğdun
ve bil
bir günde öleceksin
başladı
ve bil
bir günde bitecek!
*
erkeğin bitişe tepkisi
eğer bitiş sebebinde kendi payı varsa biraz geç oluyor
o an için bitiş çok mantıklı geliyor
yani ömrünü doldurmuş bir şeyi sürdürmeye çalışmanın saçmalığı..
peh
çok saçma!
haksızda sayılmaz
mı acaba?.)
süreç bir şekil geçer
eldeki diğer adaylardan en uygun olan seçilir
yada aday onu seçer de
erkek farketmez çoğunlukla
o da doğanın kuralı
ve yeni bir ilişkiye yelken açılır
ah
pardon
Aşk
..
bu süreçte kendini mükemmel bir hak havuzunda bulan
erkek tarafı
yeni aşkında yeni döngüsünün ortalarında
yok yok ortaya gelmeden az önce
bir takırtı duyar
noluyor demeye kalmadan
bir tane daha
bir şeyler tekliyor
ve o zmn dönülüp arkaya bakılır
yapılmaması gereken de tam bu iken
bu dönüm noktası evet ya ortadan önce olur ya hemen sonra
ya pembe ya mor yani
muzip olan kısmı ise
ah o kader adı altında saklanan bütün o hesapların hepsinin küçük oyunuuuu
yeşil kırmızı yada siyah ta olsa belki bir şansı olacak
ama herşey tamamen matematiksel..
nedeni için kız tarafına dönelim
*
kadının bitişe tepkisi
kadının bitişte bir payı dahi olsa süreç değişmiyor
bütün velvele
üzüntüler
sıkıntılar
herşey bir anda buhar oluyor
önce umut geliyor
gidiyor
sonra umutsuzluk
öfke
üzüntü
çaresizlik
sıra değişebilir demek isterdim
ama hayır.)
bir süre bekledikten sonra partnerinin gittiğini anlayan kadın
"oh banane çok da iyi oldu peh!"
durumundan hızla sıyrılıp
nerede hata yaptıma yaklaşık 3 sn de çıkabilir
sonra o sonsuz takipler
yeni çiftin öğrenilişi
bunun yıkımı
bir mutsuzluk süreci
derken sakinleşme
ama içten içe gene takipler
hep bir umut
küçük bağlantıları elde tutmaya çalışmalar
hani belki geri gelmek ister..
derken işte
matematik harikası kaderin küçük hesaplarıyla
tam olarak karşı tarafın işine gelmeyen zamanda
yeni bir hava değişimi olur
böyle çiçekler yeşillikler
ama kızımız yorgun kırgın
inanamaz güvenemez tekrar
ama o da ne
birden güneş açar
tekrar bir şans verilir "aşk" a
bir anda unutulur
eski siyahlar morlar
..
şimdi eldeki iki deneğin farklılıkları zaten su götürmez
ama esas konu farklılıklarıyla uzaktan yakından alakalı değil
konu zamanlama
ve onunda
neyle ilintili olduğu hala tartışılıyor
araştırılıyor
ben içerden biri olarak tabiiki
her türlü gelişmeyi sizinle paylaşıcam
.))
kısır denemez belki ama eninde sonunda bir döngü..
bir insanın bir diğerinden hoşlanması
görüntüsü
evet
sesi soluğu
evet
fikirleri
evet
tik tik tik
sonucum bir çift
geçen zamanların rengi
önce uçuk yeşil
sonra pembe
sonra kıpkırmızı
derken mor
ve nihayet
siyah
kişilerin iki ayrı cinsiyetten olduğunu farzederek
erkek ilişkinin başında en yüksek mertebede
aşıkkk
herşeyi yapabilir
yet
sadece tek kişi için hayatta o
bu mükemmellik hormonunun kokusu onu dahada çekici kılar
hem partneri için
hem çevresindeki diğer insanlar için
derken kırmızının ortalarında
kendi kokusuyla sarhoş erkek
olasılıklara kayar
her zaman olur mu bu?
hayır
çoğunluk bu mudur?
evet
olabilir diyelim yani..
bir de kadınımız var tabii
cefakar ana tanımına henüz çohook uzak
tazecik
kadında olay farklı gelişiyor tabi
daha doğrusu
sıralama farklı diyelim
yoksa olan bitende bir fark yok.
kadın ilişkinin başında tartma mevsiminde
elindeki örneklerle karşılaştırıyor
ne yaptı ne yapıyor ne yapabilir
derken o koku ah o koku
ısıtıyor bir anda bayanımızı
ve o da parlamaya başlıyor
onun hormonu farklı tabii
hem sıcaklık verebiliyor
hem şefkat
doğanın dengesiyle alakalı olsa gerek
o kdr yükseliyor ki o da
etraftaki karşı cinsler gözlerini ondan alamıyor
kim buuu
ve tabii kendi partneride
bu noktada iki cins arasındaki fark
kadının kimseyi göremeyecek şekilde kör olması.)
kimin ona baktığının önemi yok
o ona bakıyor
gel zaman git zaman
olaylar gelişir
kırmızı çürür mor olur
mor küflenir siyah olur
the end..
klasik bir durumdur
herşeyin başlayıp bittiğini insana doğduğu andan itibaren öğretiyorlar
"doğdun!"
öğretmek istemeselerdi hep buradaydın derlerdi.
doğdun
ve bil
bir günde öleceksin
başladı
ve bil
bir günde bitecek!
*
erkeğin bitişe tepkisi
eğer bitiş sebebinde kendi payı varsa biraz geç oluyor
o an için bitiş çok mantıklı geliyor
yani ömrünü doldurmuş bir şeyi sürdürmeye çalışmanın saçmalığı..
peh
çok saçma!
haksızda sayılmaz
mı acaba?.)
süreç bir şekil geçer
eldeki diğer adaylardan en uygun olan seçilir
yada aday onu seçer de
erkek farketmez çoğunlukla
o da doğanın kuralı
ve yeni bir ilişkiye yelken açılır
ah
pardon
Aşk
..
bu süreçte kendini mükemmel bir hak havuzunda bulan
erkek tarafı
yeni aşkında yeni döngüsünün ortalarında
yok yok ortaya gelmeden az önce
bir takırtı duyar
noluyor demeye kalmadan
bir tane daha
bir şeyler tekliyor
ve o zmn dönülüp arkaya bakılır
yapılmaması gereken de tam bu iken
bu dönüm noktası evet ya ortadan önce olur ya hemen sonra
ya pembe ya mor yani
muzip olan kısmı ise
ah o kader adı altında saklanan bütün o hesapların hepsinin küçük oyunuuuu
yeşil kırmızı yada siyah ta olsa belki bir şansı olacak
ama herşey tamamen matematiksel..
nedeni için kız tarafına dönelim
*
kadının bitişe tepkisi
kadının bitişte bir payı dahi olsa süreç değişmiyor
bütün velvele
üzüntüler
sıkıntılar
herşey bir anda buhar oluyor
önce umut geliyor
gidiyor
sonra umutsuzluk
öfke
üzüntü
çaresizlik
sıra değişebilir demek isterdim
ama hayır.)
bir süre bekledikten sonra partnerinin gittiğini anlayan kadın
"oh banane çok da iyi oldu peh!"
durumundan hızla sıyrılıp
nerede hata yaptıma yaklaşık 3 sn de çıkabilir
sonra o sonsuz takipler
yeni çiftin öğrenilişi
bunun yıkımı
bir mutsuzluk süreci
derken sakinleşme
ama içten içe gene takipler
hep bir umut
küçük bağlantıları elde tutmaya çalışmalar
hani belki geri gelmek ister..
derken işte
matematik harikası kaderin küçük hesaplarıyla
tam olarak karşı tarafın işine gelmeyen zamanda
yeni bir hava değişimi olur
böyle çiçekler yeşillikler
ama kızımız yorgun kırgın
inanamaz güvenemez tekrar
ama o da ne
birden güneş açar
tekrar bir şans verilir "aşk" a
bir anda unutulur
eski siyahlar morlar
..
şimdi eldeki iki deneğin farklılıkları zaten su götürmez
ama esas konu farklılıklarıyla uzaktan yakından alakalı değil
konu zamanlama
ve onunda
neyle ilintili olduğu hala tartışılıyor
araştırılıyor
ben içerden biri olarak tabiiki
her türlü gelişmeyi sizinle paylaşıcam
.))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)