21 Mart 2016 Pazartesi

sene olmuş 2016

Sene olmuş 2016 ben hala internet sağlayıcımla telefonda "hmm... peki neden yeni üye benden daha az ödüyor? sonuçta sizin bana yıllardır beraberliğimizi toz kondurmadan sürdürdüğüm için daha  uygun bir tarife önermeniz gerekmez mi?" ana fikirli konuşmalara giriyorum.

Sadece internet olsa gene iyi! Televizyon paket kullanımım ,telefon tarifem!
Arkadaş dünya yeni gelenlerin dünyası. Gerçekten.

Bunları düşünürken fark ettim. Sadece teknoloji ve gündelik hayat ihtiyaçlarımızla alakalı bir konu değil bu.
Özel hayatımızda da böyle.
İlla ki kişiden kişiye değişiklik gösteriyordur ama genel olarak konu şu ki
çocukluğumuzdan beri bir durum var ki
yeni oyuncak geliyor eskisi kenara atılıyor.
Yeni arkadaş eskisi ne kadar da sıkıcı
Yeni dizi eskisi zaten artık baymıştı
Son olarak da yeni sevgili adayları
eskisi ...hmmm zaten eskimişti.
Tamam belki her an için durum bu değil ama
izlediğimiz diziden reklamdan filmden bile yönlendirildiğimiz durum bu!

Bir de şöyle bir durum var mesela
kişinin daha doğrusu
"Kadın" kişisinin kendine yetebilmesi durumu
"kendi ayakları üzerinde durabilen kadın"
bu günümüzde sadece finansal olarak ele alınıyor sanırım
pekala çok iyi para kazanan ve "kendi kendine yetebilen" bir kadın
duygusal olarak kendine yetemiyor olabilir
e bu durumda bu zaten daha büyük bir eksiklik olmuyor mu?

"Aman tanrım istediğim bütün ayakkabıları alabilirimmmmmm!!!!"

ama akşam yatağına yattığında evli veya bekar yalnızsan ayakkabılarına sarılıp uyuyamazsın.
hele ki toplum baskısının tavandan uçup gittiği
her köşe başı tecavüze uğrama ihtimaliyle yaşadığın bir ülkede
finansal olarak güçlü olsan kaç yazar.

Ama duygusal olarak "kendi kendine yetebilen" "kendi ayakları üzerinde durabilen" bir kadın olduğunda işin rengi değişiyor biraz.
Gerçi o zamanda mahalle baskısı falan
"ah evladım ne zaman evlilik?" "haydi darısı senin başına"
"şimdi istemezsin ama sonra istersin çocuk" "kocan ister kızım?"

yumurtalarını düşünüyorsun
işlemeseler keşke de yapamasam o deyyus istese de diyorsun.))

Yıllarca yazmadığın bloğuna sarıyorsun kendi fikir ve davranışlarını bir ülke kadınlarına mal-ediyorsun.

Yani aslında herkes ofiste yemeğe 12:30 da çıkıyor bense öğle yemeğimi 2 de yiyorum
sıkıntı burada baş gösteriyor.

Sıkıntının pozitif etkileri tekrar yazmamı sağlaması iken.
mesela benim internet sağlayıcısının callcenter ındaki kızcağızla yaptığım konuşmadan daha önemli konular olmasına rağmen kafamı toparlayıp o konularda yazı yazamamam
hani bombalar patlıyor.
genci yaşlısı ölenler
biz bile ölebiliriz.
dünyanın 4 yanından arkadaş eş dost arayıp soruyor yaşıyor musunuz diye
bu tip şeylerde var ama ben daha
bırakın böyle ciddi konulara eğilmeyi
call-center muhabbetine bile loyal olamıyorum da konu erkeklere sevgililere oradan da kadın haklarına geliyor.

meditasyon deniyorum şimdi odaklanmak için bugünlerde.
Aşırı birikim yapan enerjimi atmak içinde yürüyüş.

derken eskiden beri aklımda olan hep demo derslerine gidip bir türlü devam edemediğim dövüş kurslarına baktım gene hani madem artık Türkiye'nin en sükseli şehrinin en kalbur üstü semtlerinde bile tecavüze uğramadan evime dönmeyeceksem;
dedim en azından bir-iki yumurta patlatmayı kemik kırmayı öğreneyim bari.

sonuçta hayatımın fiyuuuu hemde nasıl kararlı bir dönemindeyim.
devamlılık çılgın atıyor.
en azından bir işe yarar.
Tabii baktım çok tırnağım kırılıyor.
ne bileyim çeşitli eklem sıkıntıları falan o zaman her zaman için yasaklı teaser larımıza yada biber gazlarımıza sarılabiliriz.

çiuv çiuv

Hiç yorum yok: