28 Nisan 2008 Pazartesi

yapma

düşün bul yap ekle..sil
tekra basla
hep aynı seyleri yap
hep aynı seyleri bul
hep aynı seyleri kaybet..
sıkılma yorulma bazen gözlerin kamaşsın ışıktan ama sen önündeki lekeyi görmeye çalış.
yorul.
yoruldugunu itiraf etme
hiçbişeyi itiraf etme
kabul etme
salla
sakla
içinde tut
büyüt bekle sabret yeri gelsin def et..
duy..daha önemlisi dinle ,unutma,unutturma gerekli yerlerde ise hatırlatma bile
duyurma..sessiz ol..görünmez ol
ilgili ol
ilgili görün
ilgisiz görün
umursama..
sev daha çok sevil
en çok sevil.))
sevgiyi harcama
değer bil değerinin bilindiği yerde kal..
inat etme
ben değişirim değiştiririm deme
sakın ama sakın aslında öyle değil le baslayan cümleler kurma..
kısaca kendini kandırma..
keşifler yap
keşiflerini paylaş
seni değiştirenleri kendine sakla..
içini kocaman tut
içini ferah tut
kendine güven
kendine inan
baska kimseye inanıp güvenme..
ama ömründe en az 2 kişiye güvenmeye inanmaya çok yaklaş
uyumasanda gözlerini onlara yaslanarak dinlendir..

sakin ol
panikleme..
burda kalıcı değilsin
ama oldugun her an senin.
sonsuza kadar yasayacağın hissinden kurtul
an be an ölüyorsun
ölümü kabul et
edemesende farkında ol
kaybetmeyi dışlama
bile bile acı çekmenin alemi yok
acıyı sev
ama alışma
ağlamanın değerini bil
sana kattıklarını sakla
ama ağlatma
gözyaşlarının ağlattığın kişinin parçaları oldugunu hiç unutma
değerlimisin birinin parçalarını harcatıcak kadar?..
her yerde kendine bak
ama abartma
karsındakinin gözlerinde kendine bak
seni nasıl gördüğüne bak
onu nasıl gördüğünü göster
söyleme
hissettir.
insanları hisset
hissetmek her zaman dokunarak olmaz.
hızlan yavaşsın
dışarda bir hayat akıyor
dedim ya her an ölüyorsun
güzellikleri kaçırma
güzelliğin toplum baskısıyla dayatılmış güzellik normlarının dışındada olabileceğini farket
herkesin doğrusu senin doğrun olmayabilir bunu da farket
ve aynısı tam olarak bu durumun tersi içinde geçerli.
renkleri sev ama sevmek zorunda olmadığınıda bil.
dans et
şarkı söyle
bağır
boğazın acıyana kadar bağır
ama bağırırken gözlerini kapatla
izle
bağırdıgın bir kişiyse yüzüne bak gözlerine bak
sende ne gördüğünü hisset
birini bağırmıyosan bile yine bak
farkında ol
bu bir rüya değil
acıyan senin boğazın..
hiçbirşeyden korkma
sebepsiz korkma yada
anlamaya çalış
öğrendikçe korkun ya artacak ya azalacak
hoş denedikçe farkediceksin..çoğunlukla azalacak..

kırılıyorsan kırmaktan korkma
ama zorunda kalmadıkçada bu yola basvurma
..
sana zarar veren şeylerden kaçın
çünkü kendine zarar verdik yıpranırsın
direncin düşer
ve biryerden sonra sen değil baskaları da zarar verir sana..
gerek yok..
çevrene saygılı ol
ilgili ol
senden çok çok daha küçük veya basit birşeyden bile çok önemli şeyler öğrenebileceğini sakın unutma
ve sakın küçümseme
küçümsemek önem sırasının altlarında bulundurmak demektir
ve hep en büyük iyilik ve kötülük potansiyelleri küçümsenenlerden çıkar
çünkü küçümsemek beklentiyi indirir..
beklentini hep yüksek tut
hep en fazlayı hedefle
ama gerekli yerlerde kötüyü beklemeyi de bil
iyi oldugunda sevincini ikiye katlamanı sağlar.
..

27 Nisan 2008 Pazar

liste2

tatlı tatlı kasınan yaraları ve sivilceleri severim
temiz kedileri severim hani şu ayaının parmak aralarını bile önemle yalıyanları
peluş oyuncakları bikaçı hariç sevmem dokunamam
pamuk ısıramam
dans edebileceğim ritimdeki parçaları severim
müzik dinlerken mutlaka aklımdan klip çekerim
yolda yalnız basıma yürüyorsam ve müzik dinleme sansım yoksa
sinirim bozulur
bazende tam tersi oluyor hoş..
insanlarla ilgili hep yorumlar yaparım içimden
şunu giyse daha iyi olur şöyle dese daha iyi olurdu
bunu yaparsa patlar gibi gibi
ama çok çok azını dışa vuruyorum artık
partilere gidip deli gibi dansetmeyi de seviyorum ama
etrafı izlemek her zaman daha iyi oluyor
tabiiki mal mal dikilerek değil
dans ederken karsındakini de takip etmek mesela
güzel birşey
güzel giyinmeyi seviyorum
en az birkaç parça kıyafetimi takıntı haline getiriyorum
sezonluklarım....)
aynısı malesef insanlar içinde geçerli
ama onların sezonları daha uzun oluyor tabii..
e öyle de olmalı sanırım
kalıcılar..gidiciler..
saçımla uğrasmayı seviyorum
ama suyunu çıkararak değil.
ağlamayı seviyorum
ama uzun süredir ağlamıyorum
çikolata sevmiyorum
ama sütlü tatlıları seviyorum..meyveli pasta seviyorum
en sevdiğim tatlı meyve nin ta kendisi..
ilgi hoşuma gidiyor
gereksiz fazla ilgi canımı sıkıyor..
bildiğim tanıdığım yada yanımdakilerin yada yanımdakinin bildiği tanıdıgı yerlere gitmek hosuma gidiyor..
şaşırmayı süprizleri her ne kadar hosuma gittiği zamanlarda olsa genel olarak sevmiyorum..
taze kesilmiş çimen yeni ıslanmış toprak ve yosun kokusunu seviyorum
eski kokusunu ara sokakları birbirine dayanmış ahşap yorgun görünüşlü evleri seviyorum
balat ın arka sokaklarında gezmeyide
her ne kadar millet tehlikeli desede..
bazen çok istiyorum
ama bunu farketmeyide seviyorum.
yargılanmakda bazen zevkli oluyor
yer yer kırılmayı bile seviyorum..
yaralanmayı izinin kalmasını falan hiç sevmiyorum..
hasta olmaktan da bir mukavele nefret ediyorum..
hele sürekli hasta olmaktan..
daha da
..
olips in limonlu ve portakallısını
lolipop un kolalı ve çileklisini ama düz olanların yeşil elmalısını
dondurmanın sade ve vişnelisini
külahın sivri uçlusunu(kulak karıstırması için sayko olması lazım insanların onlarla..)
sakızın damla aromalısını
seviyorum:)
..
siyah giyinmeyi kısa etek giymeyi topuklu ayakkabı giymeyi
gerektiğinde ilgi çekip gerektiğinde ilgiyi uzaklastırabilmeyi seviyorum.
ışığın hertürlüsünü
arabanın siyahını
erkeklerin kararlı olanını ama senin farklı olduğunu hissettirebilenlerinden hoslanıyorum
çünkü herkes herşeyi söyleyebilir
ama kendini farklı en azından genelin dısında hissetmek apayrı bir duygu..
güzel..
sarı babetlerimi
atlı karıncalı yatak örtümü ve tabii ki şişman kedim felix i seviyorum...
5 kilo kendileri..

22 Nisan 2008 Salı

ofpof

insan doğumgünün de yada doğumgünü yaklasırken mutlu olur değil mi?

yok olmuyor.

6 Nisan 2008 Pazar

liste1

siyah zeytin acı ise yiyemem
yeşil zeytin acı ise onu da yiyemem kokteyl zeytini severim
ama onların da biberlilerinin biberlerini çıkarırım
hatta kürdanla bu konuda uzmanlığım bile var
beyaz un dan yapılmış ekmek severim
ama köy ekmeğinide tercih ederim kepekli ekmek sevmem
ama yemem gereken zamanlarda yerim
çay sevmem
kahve sevmem
zorunda kalmadıkça içmem
canım çok çok seyrek çay ister
onu da şekersiz ve çok açık içerim
kürdan kullanmayı sevmem
dişlerimi acıtıyor
yağlı el kremi kullanamam
aslında kısa süre öncesine kadar el kremi kullanamazdım:
1-ellerim kurumazdı
2-vıcık vıcık yağ oluyorlar sonra nefret ediyorum
ama neyseki artık devir değiştiğinden su bazlı el kremlerimiz sağ olsun kullanabiliyorum
gülümserim ama düz bir şekilde şekillenir ağzım
genelden farklı
altın ve cerrahi çelik gbi metaller dışındaki metallere alerjiğim
sarı altın ise sevmemm
parıltılı şeyler severim
ama genelde siyah giyinirim
renkli herşey güzel gelmiyorr
arabamı ne zaman yıkatmaya karar versem yağmur yağar
ne zaman fön çektirsem yağmur yağar.
bir şeyden bi r tane bir renk aldıysam
10 tane daha almam
çikolata sevmem
tatlı olarak meyve her zaman tercihimdir
süt severim ama çok içemem
kola sevmem
alkol seviyoruz ne yapalım
ama votka içemem
tatlı alkollü içecek sevmem
turşu severim ama nasıl yaptıklarını bilmediğim o iğrenç tatlı turşuları sevmem
sert derili ayakkabı sevmem
ama genel olarak ya deri ayakkabı severim ya bez spor
bir ara çok converse giyerdim
hala çok converse im var
sonra neden bilmem soğudum
bir kıyafet tipini yada belli ayakkabılarımı dönemsel olarak takıntı haline getiririm ve hep giyerim
herşeye kombine ederim
mutlaka hep üstümde bulundurduğum en az bir takım vardır.
patlamış mısır severim ama sinema tipi olanlardan
yada mikrodalga olanlar onların tadı birbirine benziyor
haşlanmış mısır da severim hatta ne yalan söyleyeyim çok çok severim
hatta o baby cornlar var
, kışın normal mısır bulamadıımda gidip onlardan alıp yerim
tane mısır konservesi falan..kedim bile seviyor mısırı benim kadar
topuklu ayakkabı giymeyi çok severim bayanları dhaa zarif gösterdiğini dşünüyorum
ama benim boyumda biri için çok sık yapılabilecek bir aktivite değil bunun farkındayım:)
etek giymeye bayılırım
mini etek her zaman favorim olacak sanırım
resim yapmayı da seviyorum
ezelden beridir
elimde bir kağıdım bir kalemim olsun çok zor sıkılırım
yazı yazmayıda severim ama canım sıkılınca ne yazabilirim ne çizebilirim
sıkılmaktan kastım moral bozukluğu
siyah oje sürerim
kırmızıyı da öok severim
uzun süredir beyaz kullanmıyorum
sebebini bende bilmiyorum
pofidik terlikleri severim
yeni biçilmiş cimen kokusunu severim
salata yapmaya bayılırım
çıplak ayakla yürümeye de bayılırım
yüzmeye bayılrıım
genel olarak suyu severim
hızlı araba kullanmayı severim
ama deli gbi değil tehlikeliyse kasmam
sinemaya gitmeye bayılırım
yerli yersiz dizi hatta reklam izlerken bile ağlarım
neys..

3 Nisan 2008 Perşembe

günaydın..

kız uyandı
yatağın yanındaki pencereyi örten kalın perdelerin birleşim yerinden sızan ince güneş ışığı önünde
uçuşan tozlar havada dansediyordu
zorlanarak doğruldu yataktan
ayaklarının ucunda yatan köpeği kafasını kaldırıp ona baktı "sonunda" dercesine
ve kalkıp kuyruğunu sallaya sallaya odanın kapısından çıktı
kız tek eliyle gözlerini oğuşturdu saçlarını karıştırdı
"tabii..kalkmam lazım.."
saatin alarmı çalmaya başladı bıkkınlıkla kapattı
ilk değildi son 4 aya yakın süredir hep o alarmdan önce uyanıyordu zaten
alarmı kapatmamaksa
sanırım bir nevi alışkanlık bir ritüeldi.

terliklerini beceriksizce giydi ve ayaklarını sürüyerek tuvalete yöneldi.
köpek mutfak kapısının önünde oturmuş onu seyrediyordu
yerde danseden gölgelerden annesinin mutfakta olduğu anlaşılıyordu
"günaydın!..." dedi çatlak bir sesle
cevap yok.
şaşırtıcı değildi..hemde hiç
yüzünü yıkayıp dişlerini fırçalamak için doğrulduğunda gözlerine takıldı bakışları
sanki uzun süredir ilk defa kendine bakıyordu, göz altları çökmüştü gözlerinin içi pembe gibi gözükmesine sebep olucak kadar kanlıydı
sıkıntıyla gözlerini kaçırdı işini bitirip odasına döndü

kıyafetler..
seçim bir süre sonra zor olmuyordu
iş için seçenekte çok olmuyordu
ve bir süre sonra bunun sonucu olarak monoton rutin bir tarz oluşuyordu
rutin kıyafetlerine baktı içi sıkıldı
gene de bir tanesini seçip hızla giyindi her ne kadar iş yerine yakın otursada oyalanmasına lüzum yoktu
laptop unu çantasını aldı parfümünü sıktı ve kapıya yöneldi
mutfağın önünden geçerken annesine "ben çıkıyorum" dedi..cevap yok..arkası dönük..
salonun önünden geçerken gazetenin arkasında kaybolmuş babasına "günaydın ben çıkıyorum.." dedi..
gazete biraz hışırdadı..cevap yok..

evet! bugün de rutin bir gündü! kıyafetleri gibi..
peşinde dolanan köpeğinin burnuna bir öpücük kondurdu
"söz bu akşam 10 dakika daha fazla dolaşıcağız"

hava serindi
evleri şehir içinde merkezi bir yerde sayılırdı
iş yerine ulaşması için sadece iki cadde yi geçmesi gerekiyordu
başını çevirip eve doğru bir göz attı mutfağın balkonu sokağa bakıyordu
perde biraz kıpırdamışmıydı sanki?
hayır..
ne süredir ailesiyle böyleydi tam bilmiyordu
ama özellikle son zamanlarda aldığı her karar sanki yanlıştı
ve sanki bunun yüzünden herkes onu kınar hale gelmişti
annesiyle nerede ise 1 yıldır doğru düzgün konusamıyolardıbabası ise emekliliğinden sonra şirket işleriyle sadece evde ilgilenir olmuştu
ve annesiyle ilişkisi onunda çok parlak olmadığından o kadar karışmazdı
aslında 1 sene önce ayrı eve çıkmıştı kız
nişanlısıyla..
ama ayrılmışlardı artık..ve evet aslında ailesinin küskünlük sebebi birazda buydu
ama bilmiyorlardı..sebebini bilmiyorlardı..kız anlatmamıştı..
bunları düşünürken binanın önünde kaldırımın ortasında boş boş dikildiğini farketti
sıkıntıyla iç çekti
ve trafik ışıklarına yöneldi
hava sanki onun ruh haline inat kapalıydı
sıkıntılı bir ilk bahar!
daha güzel bir fon zaten olamazdı..
aklına cep telefonu geldi bir anda
sabahtan beri bakmamıştı
sesi de kısıktı muhtemelen
erkek arkadaşından bir arama bekleyerek çıkardı telefonunu

1 cevapsız arama 1 mesaj..
"günaydın hayatım..bugün için planlarda değişiklikler olabilir konuşalım"
değişiklikler..bu iyi birşey olamazdı herhalde..
cevap yazmadı yürümeye devam etti.

iş yeriyle evlerinin arasında kalan bu iki cadde şehrin merkezi sayılırdı
hem araç hem insan trafiği yönünden çok yoğundu
şehrin kültürel ve ticari damarları gibiydi
iş yerine varmadan her sabah yaptığı gibi aşağıdaki
pastaneden bir tost aldı..
kapıdaki görevliyle günaydınlaştı
kapıdan girmeden son bir kez sıkıntılı gökyüzüne ve girdiği dev aynalı binaya bir göz göz attı
ve burnuna düşen ilk yağmur damlasının ardından aceleyle içeri girdi..