3 Nisan 2008 Perşembe

günaydın..

kız uyandı
yatağın yanındaki pencereyi örten kalın perdelerin birleşim yerinden sızan ince güneş ışığı önünde
uçuşan tozlar havada dansediyordu
zorlanarak doğruldu yataktan
ayaklarının ucunda yatan köpeği kafasını kaldırıp ona baktı "sonunda" dercesine
ve kalkıp kuyruğunu sallaya sallaya odanın kapısından çıktı
kız tek eliyle gözlerini oğuşturdu saçlarını karıştırdı
"tabii..kalkmam lazım.."
saatin alarmı çalmaya başladı bıkkınlıkla kapattı
ilk değildi son 4 aya yakın süredir hep o alarmdan önce uyanıyordu zaten
alarmı kapatmamaksa
sanırım bir nevi alışkanlık bir ritüeldi.

terliklerini beceriksizce giydi ve ayaklarını sürüyerek tuvalete yöneldi.
köpek mutfak kapısının önünde oturmuş onu seyrediyordu
yerde danseden gölgelerden annesinin mutfakta olduğu anlaşılıyordu
"günaydın!..." dedi çatlak bir sesle
cevap yok.
şaşırtıcı değildi..hemde hiç
yüzünü yıkayıp dişlerini fırçalamak için doğrulduğunda gözlerine takıldı bakışları
sanki uzun süredir ilk defa kendine bakıyordu, göz altları çökmüştü gözlerinin içi pembe gibi gözükmesine sebep olucak kadar kanlıydı
sıkıntıyla gözlerini kaçırdı işini bitirip odasına döndü

kıyafetler..
seçim bir süre sonra zor olmuyordu
iş için seçenekte çok olmuyordu
ve bir süre sonra bunun sonucu olarak monoton rutin bir tarz oluşuyordu
rutin kıyafetlerine baktı içi sıkıldı
gene de bir tanesini seçip hızla giyindi her ne kadar iş yerine yakın otursada oyalanmasına lüzum yoktu
laptop unu çantasını aldı parfümünü sıktı ve kapıya yöneldi
mutfağın önünden geçerken annesine "ben çıkıyorum" dedi..cevap yok..arkası dönük..
salonun önünden geçerken gazetenin arkasında kaybolmuş babasına "günaydın ben çıkıyorum.." dedi..
gazete biraz hışırdadı..cevap yok..

evet! bugün de rutin bir gündü! kıyafetleri gibi..
peşinde dolanan köpeğinin burnuna bir öpücük kondurdu
"söz bu akşam 10 dakika daha fazla dolaşıcağız"

hava serindi
evleri şehir içinde merkezi bir yerde sayılırdı
iş yerine ulaşması için sadece iki cadde yi geçmesi gerekiyordu
başını çevirip eve doğru bir göz attı mutfağın balkonu sokağa bakıyordu
perde biraz kıpırdamışmıydı sanki?
hayır..
ne süredir ailesiyle böyleydi tam bilmiyordu
ama özellikle son zamanlarda aldığı her karar sanki yanlıştı
ve sanki bunun yüzünden herkes onu kınar hale gelmişti
annesiyle nerede ise 1 yıldır doğru düzgün konusamıyolardıbabası ise emekliliğinden sonra şirket işleriyle sadece evde ilgilenir olmuştu
ve annesiyle ilişkisi onunda çok parlak olmadığından o kadar karışmazdı
aslında 1 sene önce ayrı eve çıkmıştı kız
nişanlısıyla..
ama ayrılmışlardı artık..ve evet aslında ailesinin küskünlük sebebi birazda buydu
ama bilmiyorlardı..sebebini bilmiyorlardı..kız anlatmamıştı..
bunları düşünürken binanın önünde kaldırımın ortasında boş boş dikildiğini farketti
sıkıntıyla iç çekti
ve trafik ışıklarına yöneldi
hava sanki onun ruh haline inat kapalıydı
sıkıntılı bir ilk bahar!
daha güzel bir fon zaten olamazdı..
aklına cep telefonu geldi bir anda
sabahtan beri bakmamıştı
sesi de kısıktı muhtemelen
erkek arkadaşından bir arama bekleyerek çıkardı telefonunu

1 cevapsız arama 1 mesaj..
"günaydın hayatım..bugün için planlarda değişiklikler olabilir konuşalım"
değişiklikler..bu iyi birşey olamazdı herhalde..
cevap yazmadı yürümeye devam etti.

iş yeriyle evlerinin arasında kalan bu iki cadde şehrin merkezi sayılırdı
hem araç hem insan trafiği yönünden çok yoğundu
şehrin kültürel ve ticari damarları gibiydi
iş yerine varmadan her sabah yaptığı gibi aşağıdaki
pastaneden bir tost aldı..
kapıdaki görevliyle günaydınlaştı
kapıdan girmeden son bir kez sıkıntılı gökyüzüne ve girdiği dev aynalı binaya bir göz göz attı
ve burnuna düşen ilk yağmur damlasının ardından aceleyle içeri girdi..

Hiç yorum yok: