20 Temmuz 2008 Pazar

frog rain


bugn uyandım
basımda davullar çalmıyodu
fillerin seks hayatıda kafamı pek sarsmıyodu
dün geceyi düşündüm
eksik parça yok
her söz
her bakıs her gaf her espri aklımda
içilen her duble
dinlenen(neredeyse) her parça
şaşırdım
ağzım içki bile kokmuyodu
kalktım
babama ayıp olmasın diye erkenden..
arkadasımı uyandırmadım
dişlerimi fırçaladım beynim yerindemi diye kontrol ettim
malum bu kdr süre zonklamaması anormal
sonra kahvaltıyı hazırladım
güneş odamın göbek deliğine kadar geliyodu
ama ben mutfak camından gökyüzüne bakarken gene kasvet buldum
arkadasım günaydın dedi
tamam dedim.)
kahvaltı ettik
sohbet mohbet
yüzeyselliğimi zorladıgımı farketmem daha kaç yılımı günümü olmadı olmadı anımı alıcak?
özlediklerimin geri gelmeyeceğini gelemeyeceğini anlamam hep anlık aydınlanmalarla olup sonra gene geçicekmi
çok düşünüyorum dedim bile bile bunun hayatımda ki 3 dönemdemden 2ncisiyle 3 üncüsünün arasındaki bosluk oldugunu..
diğer nöbete çok olmasını umdum
hayatın kısalıgını ölçmeye çalıştım
evden çıkarken gene sanki sonkez görüyomusum gibi vedalaştım babamla
meraklı oldugumu biliyorum
sadece şimdiye kadar olmayan kimseyle tanısmadım
sadece ya çok sabırlılar yada çok tembeller var..
meraksızlık değil bu..
her insanın mutlaka bir fiziksel olarak baska "bir"inin çok beğeneceği noktası
bir başka "bir"inin çok beğeneceği huyu(iç güzellik vıyvıyı)
vardır..
hep böyle düşündüm
her insan "bir"inin göz bebeğidir
bu "bir" lerin kim oldugu hep değişir kişiden kişiye
çok az zaman sevgili eş dir hatta
her insanın bir de kötü bi yanı vardır
bütün hayatı boyunca mutlaka "bir" insanın canını çok ama çok yakar..
bilir bilmez..
bana göre her insan istisnasız bu üç özellikle doğar..
bunun sonucunda ömürleri boyunca sadece birine taparcasına değer verip gözbebeği yaparlar onu..
anlattım bu fikirler silsilemi
çünkü bugn merak ettim bnm bir ime vurulmuş birini
birimsiz yapamayan birini
gördümmü yada tanıstımmı yada tanısıcammı
birinin canını çok ama çok yaktımmı
beni bu yüzden hiç unutmamasını sağlıyacakcasına..
sonra gene çok düşündüğümü düşündüm
kendim kadar düşünen bir en yakın arkadasım olduguna sevindim
realistliğimi sevdim gördüm ki o da realist
ve siyah ve beyaz kadar keskin olmamdan gocunmadım..
içimdeki çocugu öldürmüşüm diyemedim çünkü varlıgından emin oldugum bir zaman belirleyememiştim
sinemadan çıktıgımızda gökyüzü bulutlarla dolu kapkaraydı
adımımızı kaldırıma atar atmaz deli gibi bir kurbağa yağmuru basladı
saçlarıma takılan kurbağaları temizlerken arkadasım şemsiyesini çıkarttı ve ilk köşeden bir sandal çevirip eve kadar kürek çektik..
ve işte burdayım..





Hiç yorum yok: