Çok güzel filmler izledim şu geçtiğimiz günlerde.
En çok aklımda kalan, aklıma takılan sanırım
"They're Watching"
O yüzden ondan başlayacağım.
Hikayemiz Romanya da geçiyor. Filmkorku da yeni neler var diye bakarken rastgele karşıma çıktı bu film çoğu güzel filmi bulma şeklim gibi.)
Yorumlara şöyle bir baktım ama çok da önemsemedim açıkçası
dedim fragmanını falan izlemeden şöyle bir bakayım
kötüyse sonuna bakar geçerim.
Ama beni şaşırttı doğrusu.
Son 1 yıldır sıkı bir şekilde takip ettiğim House Hunters International ekibinden/programından esinlenmiş bir grup
Romanya nın bir köyüne götürüyor bizi
Hikaye klasik bir çift ev arıyor ve bu köyde kırık dökük bir ev buluyorlar.
Ama yani müzikler ara grafikler falan direk HHI den alınmış gibi
O hissi güzel veriyorlar.
Programı bilen bilir gerçi ama ben gene de kısaca bahsedeyim House Hunters International da
Programın bulduğu yerel bir emlakçı ev arayan adayımıza 3 seçenek gösteriyor aday ya da adaylarımız bu üç seçenekten birini seçiyor ve o yeni ülkeye taşınıyor. Ekip se 1 ila 3 ay sonra onları gene ziyarete gidiyor hani ne yaptılar nasıl yerleştiler gibi.
Burada da olay aynı ama emlakçımız üç kağıtçı bir roman (tipi tam bir türk.) )
Köydeki yerel halk korkunç
ve tabii ki çiftimiz bir 'garip'.
Ekibin başına gelmedik şey kalmıyor haliyle ama
Zaten ciddi bir film çekmediklerini alenen belli ediyorlar dolayısıyla karanlık bir komedi olarak bakıldığında bence hakkı yenen bir film sayılabilir.
Ben 7.8 veriyorum.)
Sırada "The Boy" var.
Ben bu filmi epeyce bekledim aslında.
Umutsuzca internette mi aramadım dersiniz.
2015 yapımı bir diğer the boy filmini mi izlemedim bu umutla
(O da fena bir film değil bu arada. Daha çok dram gibi gerçi)
Ama işte ne zaman bir şeyi bu kadar beklesem istesem bir sıkıntı oluyor malesef.
gene de çok kötü değildi diyebilirim.
Mekan hissi güzeldi.
Sanki böyle bir Dont't be Afraid of the Dark havasına yaklaşır gibi ama o kadar da başarılı olamıyor.
Hikayede boşluklar var
zaman yetmemişcesine ama ne oluyor ne bitiyor anlıyoruz tabii.
Sonu farklı. Yani benzer şeyler izledik tabii ama Gerilimle böyle bağlanması güzel olmuş.
Filmde bir kızımız var, amerikalardan kaçmış ingilterelere gelmiş çocuk bakıcılığı yapmaya
tabii rahat oluyor amerikalı olunca
Neyse
Onun kendi sıkıntıları var işte şiddetli bir ilişkiden kaçmış
Ama geliyor bir görüyor ki
Çocuk mocuk yok bu Mükemmel ingiliz şatomsu malikane de
sadece yaşlı bir çift ve onların taş bebekleri var
Kız garipsiyor tabii ama diyor yani bir ton para
napalım bakalım.
Oğlumuzun adı Brahm
Yatırılması yedirilmesi temizlenmesi lazım düzenli
Neyse yaşlı anne baba gidiyor
Kız tabii direk sallıyor brahm ı
Yanlış seçim tatlım
Problemler de başlıyor akabinde
Yok eski koca çıkıyor geliyor
Evin alışverişini yapan ingiliz çocuk kafalanıyor
Brahm iyice çıldırıyor.
Ama hepsi güzel bağlanmış
İzlendi mi izlendi
bir daha izlenir mi?
nope!
Sorry Brahm!
Bu filmimizi Sinemada izledik arkadaşımla;
"10 Cloverfield Lane"
Arkadaşım tam da karar vermişken filmin 2008 yapımı Cloverfield filmiyle alakalı olduğunu söyledi
Çok hoşuma gitmeyen bir bilgi oldu bu çünkü o filmi de biraz vasat bulmuş pek beğenememiştim(ama şimdi bir ara vakit ve heves bulursam tekrar hatırlama izlemesi yapmayı planlıyorum)
Eski filmi izleyenler bilir.
Bu bir uzaylı filmi.
Ama bizi sadece sıkıcı uzaylı kovalamacasıyla boğmuyor şaşırtıcı olarak bir kere oyuncular bonus!
Bir kere gönüllerin Fred Çakmaktaşı John Goodman var neredeyse başrolde!
Hemde alışık olmadığımız bir rol seçimiyle.
Ona bu atılımında yardım eden aktrisimiz ise
Scott Pilgrim vs. The World de bir çare Scott ımızın aklını başından alan Ramona Flowers- Mary E. Winstead den başkası değil.
Mekan biraz klostrofobik ama zaten verilmek istenen his de o.
Her detay gayet yeterli yani Cloverfield filmine ön yargımdan dolayı biraz sevimsiz başladığım bir filmdi ama sinemanın atmosferiyle de(tıklım tıkış bir salon ne ilgiymiş ve kardeşim! Paltomuz kucağımızda oturduk!)
gayet keyifli devam etti
iliklerime kadar gerildim heyecanlandım
sonu da güzel bitti
bu cloverfield serisinin daha çok ekmeğini yiyecekler belli ki
öyle bir sondu yani.
Tavsiye edebilirim.
Filmkorku ya da düşmüş durumda zaten.
Emelie ve Deccal araya sıkıştırmalık özlesine izlediğim filmler ama genede şöyle bir bahsedeyim.
Emelie de klasik bir nanny hikayesi izleyeceğimizi anlıyoruz;
Emelie kızımız biraz problemli bu her halindende belli zaten
ama işte salak bu ebeveynler genede alıyorlar bunu
Evin 3 çocuğu var 1 i en büyük abi
ortanca piremses kızımız
birde küçük şirin mi şirin oğlan çocuu
Anne baba sorunlu ilişkilerini(tabii ki)
kurtarmaya bir yıldönümü yemeği yapalım demişler
Çocukları da bu hiç tanımadığımız kıza teslim edelim
which is cool, i would do that too.)
Onlar orda sorunlarını beceriksizce masaya yatırıp kah hoşça kah gergin
vakit geçiredursunlar
Emelie kızımız kendini öldürüp yerine geçtiği Anna olarak tanıttığı bu ailenin evinde çocuklara türlü türlü eziyetler etmektedir
hem de bütün bunların amacı küçük oğlanı kaçırıp kendi ölen oğlunun yerine alma isteğidir.
Bir suç ortağı vardır o da ondan da deli film boyu yüzünü değil sadece gözünü görebildiğimiz bir beydir.
Bla bla bla
çocuklar kurtulur
Emelie ölmez kaçar
Çocuklar 45 yaşına kadar psikolojik yardım alır muhtemelen
Emelie nin yardımcısı amca ölür.
aile kavuşur viola mutlu son.
İyi bir film değildi ama Sarah Bolger için izlenir herhalde.
Yani en azından erkek izleyiciler için daha teşvik edici bir etken olur diye düşünüyorum.
Çünkü kendisi Tudors da Breh Breh BREH dedirtecek kadar iyi bir Mary Tudor olmuştu.
Deccal e gelirsek ise
Yani söylenecek çok bir şey yok tabii;
Fotoğraf gereken herşeyi anlatıyor konuyla ilgili.
Şimdi korku filmleri benim özel ilgi alanım olduğu için
Türk film sektörünün de bu konudaki bütün yeniliklerini yakından takip ediyorum. Bu ne demek oluyor
yani bütün türk korkuları izliyorum.)
Ama malesef bana yenilik vermek yerine hep aynı hikayeyi daha iyi veya daha kötü bilgisayar efekt ve teknikleriyle vermekten başka bir şey yapmıyorlar.
Konu gene şeytan bir bebek
gene bolca dua var
Gene Kendini dünya zevklerinde kaybetmiş bir kızımız.
Gene korkunç bir yaşlı teyze.
Salak bir yakın arkadaş
Saçma sapan efektler.
İyi değildi kesinlikle
Yani ben zaten bu filmleri korkmak için izlemiyorum ama en azından bu kadar tekrara düşmeseler de heyecan olsa diyorum ama işte napalm eldeki bu.
Başrolde Öznur Serçeler diye bir kızımız var. Oyunculuk olarak olmasa da görsel olarak hoşça bir abla belki onun için gene erkek jüri ok leyebilir ama kimi kandırıyoruz ha.) erkekler bu filmlerden çok korkuyor dostum.P
Daha bir kaç tane daha film var tabii eklemem gereken ama biraz yoruldum ve sıcakladım.
Ayh çarşamba 32 derece olacakmış ayol
ALAM cehennem ateşlerini burada mı çektireceksin bize yarebim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder