29 Mayıs 2008 Perşembe

mani..

zamansa zaman
alansa alan
yalnızlıksa seni mutlu yapan
rahatla ben çıktım aradan...

28 Mayıs 2008 Çarşamba

ordan burdan şurdan

dün birşeyler söyledim
söyledim
söyledim
sonra döndüm gittim
önce gitmesini izledim
sonra durdum düşündüm
oha neler dedim ben dedim
salak salak sırıttım yoluma devam ettim.
arkadasımın değerini arttırdım
insan ilişkilerine şaştım
benden sonra hayatına devam edenlere baktım
pek birşey hissetmedim
hatta hiçbirşey.
sırıtmam büyüdü ve bir gülümsemeye dönüştü.

eğer bir alkol olsam vesikayla satılacagımı tahmin ettim
lakin az miktarda kokain içerebilirdim
ve bağımlılığa sebebiyetim bu olabilirdi sanırsam:)

kendi büyüyen bagımlılıgıma baktım
baya baya şaşırdım
iki göz olsunki
alsın bütün sinirini
iki dudak olsunki alsın aklını
vur de sen
sonra öldür
şaşkınlık büyüyor.


işlerimi yapabileceğime dair inancımı tazeledim
bir yerden başlamak lazım değil mi
mutluyuz dediysek..aptal değiliz hala.))
günlük rutinime basladım
duvarlarımı yükselttim..

acıdır ki insan tam mutlu olmaya basladıgında bütün duvarlarını indiriyor
kendini kocaman açıyor
en az bir yönden hiçbir kötülük beklemiyor
ama o kötülük te hep o hiç beklenmeyen yerden geliyor..,
sanırım sebebide ordan gelen en ufak şeyin bile açık kalp dokusunda büyük enfeksona sebep olması..
neden bahsettim bundan
çünkü neden duvarlarımı yükselttiğimi anlayın diye..


az vaktim var..
çok işim var..
kafam çok dolu..
ah beni bu güzel havalar bitiriyor.))
içimden hiçbirşey yapmak geliyor
hep yatmak gezmek geliyor..
güvenli kollarda..
.))

27 Mayıs 2008 Salı

aglayan kadın

bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında.
kadınlar her şeye ağlayabilir;
bir filme, bir şarkıya, bir yazıya...
en az erkekler kadar yani!
ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur.
eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa,
ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir.
ama o yüreğin değerini bilememişolacak ki ağlatan,
gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe!
işte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının.
yutkunamaz, nefes alamaz;
çünkü o koca yumruk canını çok acıtır.
gözleri buğulanır kadının sonra.
ağlamayacağım, der içinden.
ama engel olamaz işte.
çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır..
bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın.
ince ince süzülür yaşlar gözünden;
önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli...
ve kadın ağlar; hem de çok!
sanmayın ki gidene ağlar kadın!
gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan,
orada bıraktığı yaradır.
o yaranın hiç kapanmayacağını,
kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar.
ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır.
her damla, daha çok kadın yapar kadınları.
her damla bir derstir çünkü.
bazen kadınlar ağladığında çoğu insan,
ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler.
bilmediklerindendir böyle demeleri.
çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler.
içlerindeki zehirdir onları öldüren!
ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar,
o irini temizlerleryaralarındaki!
çünkü bilirler,
o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
dönüşmemesi lazımdır oysa.
o yüzden de bolca ağlarlar.
zaman geçer sonra.
kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler.
umarım öğrenirler,
yoksaruhlar sapkın yollara çarpar kendini.
sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir.
bunu bilir kadınlar,
o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
çok ağlayan kadınlar,
bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında.
her damla olgunlaştırır kadınları evet
ama olgunlaştıkça o safça inandıkları
aşk gerçeği onların gözünde küçülür..
küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman
kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
insanlar soruyorlar çoğu zaman
neden bu kadar çok bekar kadın var diye;
hepsi kariyer derdinde olan.
çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki,
o kadar çokağladılar ki!
artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar,
o yüzden kendilerine sarılıyorlar.
çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman!
hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.
e o zaman niye sarılsınlar ki! niye sarılalım ki!
etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.
bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.
bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
o da kim, ne diye sormayın artık.
çok ağlayan kadınlar,
eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü ..

20 Mayıs 2008 Salı

liste3

kırmızı şarap severim
sonunda kalan tortuyu sevmem
ekşi şarap severim ama çok ekşisi değil
evde olmayı genelde severim aam çıkmamam gerekiyorsa eger yani bu bir zorunluluksa
direk uçuyor o sevgi
makyaj yapmayı seviyorum
ama gözzz
kırmızı ojeyi
deli gibi dansetmeyi
yanıp sonen ışıkları
mor ışığı
mor ışıkta parlayan beyaz neredeyse herşeyi

cızırdayan neonları sevmiyorum
bozuk neonları
onun dışında tam bir neon aşığıyım
babamdan geçmiş sanırım

yemek yapmayı da severim
yaglı yemekleri yer yer severim
miğdeme dokunuyorlar çünkü
arsızlıgı sevmem
yapmayı yapanları hiçbir halini
bence şirinlikle arsızlık arasında ince bir çizgi var
ve o ay ne şirin dediğimiz insanlar o çizgiyi aştıkları anda
çirkin oluyorlar
hiçbir çirkinliğide sevmem
plastik kokusunun muşamba halini sevmem
metal in ısırma hissi o kamaşma
ıyh
nefret ederim
kalitesiz peluş sevmem
kürk hiç sevmem
plastik bir kaptan bardak vb
sıcak birşey yemeyi içmeyi sevmem
sanki çözünüyormuş gibi geliyor bana
batılım n'apıyım
..
kedileri hayvanları çok severim
ama eve döndüğümde aklımda hep bir tanesi kalıyor
hep onunla uyuyoruz.))
..
kocaman güneş gözlüklerini seviyorum ama illaki siyah
çok belki kırmızı
yada krem
ama kesinlikle kahverengi değil.
..
zayıfladıgımda yüzümünde zayıflamasından çok zayıfladıgımda memnun olmuyorum
ama ne kadar zayıflasalarda tabak gibi suratları olan insanlardan olmadıgımada memnunum..
tatlı içki hala sevmiyorum
ama limoncelloyla ilgili gelişme katediyorum
mavi mentollü sakızları değil yeşil nanelileri seviyorum
suyu seviyorum
içmeyi yüzmeyi çimmeyi.)
çamuruda severim
çamurla birşeyler yaratmayıda
genel olarak birşeyler yaratmayı hatta
...
plastik makasları sevmem
hani su küçükken verdikleri üstünde bide garip bi tavsan olan
hiç sevmem
kocaman eski döküm kumaş makaslarına hayranım
falçata severim
koleksiyonum var
değişik çakıları severim
olabildiğince biriktiririm
bardaklarda ayrı bir takıntım
kocaman bardakalrı severim
devamlı alırım
gerçi annem hepsini benim evime yolladı
çünkü o sevmiyor.

çiçeklere bayılırım
renklerine saatlerce bakabilirim
desenlerine
şaşı olacak kadar yakından hemde
doğada beni hep şaşırtır
ve çok saygı duyarım
çok büyük bir çaba
ve bir anda bir hamleyle çekip öldürülüyor..
büyük kayıp..

polislerden nefret ederim
namuslusu illa vardır diyoruz tamam da
oldukça azlar..
kendinden güçsüz birini döven satasan insanlardan(ki genelde polisler..)
nefret ederim..
rütbesiz gelsin bakalım..
yaşatıyorlarmı onu..

parlak taşları severim
taşın ne oldugundan ziyade kesiminin önemli oldugunu düşünüyorum

kolye bende biraz sıkıntı yaratan bir aksesuar oldugundan
küpelere bayılırım
varlıgı yoklugu bir..

saçların açık hali en güzel halleri
ama bazen toplamak da elde olmuyor..
misal bugün hava çok sıcaktı..

bas
sanırım vazgeçemiyeceğim bir vurgu olarak kalıcak hep migdemde
ve her ne kadar çok yönlü bir dinleyici olsamda
bas lı ve gerçekten çaba harcanmış bir parça duygdugumda
topuklularım ve kibar takımım la olsam bile ritim tutmadan edemiycem.

lolipop severim
söylemiştim
ama içinde sakız olanlar berbat.
hayal kurmayı severim
sahilde uzanıp
bulutlara şekil vermeyi severim
hayal kurmak tam orda daha güzel oluyor hatta
...

15 Mayıs 2008 Perşembe

devir

uzunca bir süredir birşeyleri erteliyordum
insan zaten unutmak istediği şeyleri birde zmaan geçtiyse direk unutuyor..
hatırlamakta pek iyi gelmiyor
babannesi kendini hatrlayamayan torunlardan biri olarak bnde
bu hastalıkla biraz haşır neşirim ve bu sebepten
hastalığın gelişimini sebeplerini araştırdım epey
genel olarak bizim normal unutkanlıgımızla pek ilgisi yok tabii
bu daha fiziksel ve raslantısal gelişen bir hali
o yüzden insan beynine hayranlık duymadan edemiyor
sen beyin halinle
bak hangi hatır üzüyor hangi hatıra utandırıyor
hepsinin üstüne bir çarpı koy
unutma
ama hatırlattırmada
sanırım amerikada bir deneysel tedavi uygulanmış
apayrı bir hastalıgın tedavisi için elektrik şokumu lazermi yalan sölemiyim şmdi tam bilmiyorum çnkü tedavi diyelim
uygulanmış bir gönüllüye
ve sonuc vermemiş o hastalık için ii tamam falan
derken adam bir hafta sonra çocuklugundan yıllardır hatırlamadıgı hatıralarını hatırlamaya basladıgını farketmiş
ve tedaviyi bu yöne kaydırm ıslar
çok enteresan geldi
hastalık açısından bir gelişim kaydedilmesinde faydası olursa süper olur tabii
ama bn hatırlamak istemediğim hatıralarımla
ve unutmus halimle memnunum sanırım..

sadece kaç yıldır..
kaç kişidir
problem olan şeyler vardı..
geçemiyorum bir türlü
gelemiyorum üstesinden
gelemiyordum.
simdi cevremdekiler gibi bende diyorum
neden şimdi neden bu durumda
bilmiyorum
sadece artık zaman kaybediyormusum gereksiz uzatıyormusum
zaten kötü olan birşeyi iyice uzatıp öyle kalmasını sağlıyormusum gibi geldi..
kişilerle alakası yok değil var tabii..
ama asıl olay kafamda sanırım..
kafamdaydı..
bilmiyorum içim allak bullak
ama
yeni birşeyler deniyorum
en azından birşeyler deniyorum
ve bence bu bile gayet gurur verici..
(bide kabuslar bitse..)

14 Mayıs 2008 Çarşamba

liste3(kısa versiyon)

örnek olmaya bayılırım
örnek alınmaya bayılırım
özenilmeye bayılırım
taklit edilmeyi pek sevmem
ama o da bir yönden gurur verici.
sözler belirlerim
takıntı haline getiririm
insanlara bulastırırım
onlarda kullanır
bundan rahatsız olmam
dedim ya gurur verici:)
özenilmek abba olmak güzel
buyrun
bi' kaç versiyon yazı tipim daha var onlarıda kullanınız..:)))
takip edenlere sundum bu baslıımıda
hayırlara vesile olsun:)
afiet olsun:))

13 Mayıs 2008 Salı

violet hill



sanırım tam olarak lise 1 di dilimi deldirmeye karar verdiğim zaman
neden diye sorduklarında hala bir cevabım yok
annem herşeyden sıkıldığım ve maksimum huylu bir kız oldugum için bundan sıkılacağımı söylemişti
sıkılmadım henüz
neyin üzerine karar verdiğimi hatırlamamam bazı şeylerin bazı nedenler dolayısıyla karar olarak belirlenmediğini açıklıyor bana.
mutluyum sanırım böyle
bana özel
baya özel birşey bu
çoğu kişinin görünce ıyh yapması
çok dert olmuyor
ıyh bir hissi yok
gayet olmadıgında enteresan hissediyorum
varmıs gibi hissedebiliyorum..
ama bu zaten hayatımda kayıplarla basa çıkma yöntemim olmustur hep..
ölselerde sanki uzaktalarmış gibi..
uzakta ve yaşayanlarsa
sanki her an konusabilecekmişiz gibi..
şey gibi;
"yaparım ama canım istemiyor.."

yaparım ama canım istemiyor..
dertsiz başıma ne gerek var der de hesabı..

bugünlerde neler yapıyorum
bilmiyorum ya
saçmalıyorum
gene birşeyleri bekliyorum
heyecanlıyım
sanki sakin baslıyıp sonunda gaza gelen parçalar varya
onlardan birini fon müziği seçmiş gibiyim
son takıntım
yer yer oldugu gibi coldplay
sözler çok çok kötü
çok çok koyuyor gene
..
sevilen insanların genede bırakılması için bir milyon sebep var..
ve sevgi birşeyleri sürdürmek için yeterli alet edevata sahip değil
...
olsaydı farkederdim emin olun..
izmir..
yakın arkadasım 2 kere izmire gitti
git bence dedim diye şaşırdı birde bana(arkadasım sasırma laf sokma sokucaksanda edepli yorumlar olsun.))
ama niye bende onu anlamadım
hani evet arkadaslarımı severim 2 elin parmagını geçmiyor değer verdiklerim
ve 1 elin parmagını geçmiyor hiç değerleri değişmeyenler
hep arkadasım kalıcaklar.
ona da diyorum hep
istediğini yap
zaten sana çok zarar verebilecek durumlarda ben seni uyarırım
gene de üzülürsen
üzülürken yaslanman için hep burada olucam
neyseki arkadasımsın
ne kadar ters işlerde yapsan(misal 1+1 leri bozmak.)) arkadasımsın iyiki
sen arkadasım oldugundan haklısın herkesin yanında sonuna kadar korurum seni
yalnızken derim ne ne değildir.))
milanoya tren kaç euro dur
eurostar la gidersek kaç dakikada varırız..
..
neyse
gene rekorlara gidiyorum parça tekrarı dinleme konusunda..
dilim diyordum..
deldirdim hala kemiği yok
.))
çok kişinin hayatını oynatıyorum bu dille..
kendimin ki dahil..
tasması olması çok normal ..
saygılar..

6 Mayıs 2008 Salı

bugün

bugün umutla uyanmaktı gün
hevesle baslamaktı güne
sonra şok olmaktı
yarı yolda kalmak sağlam bir küfür sallamak
tası taragı toplamak basıp gitmekti
daha umutlu biryere..

bugün hava içerden dışarı karanlık kasvetli soğuk
dışarda ise sıcak kalabalık canlıydı..

bugün bol bol düşünmekti gün
düşündüğünü gün gibi birine açmaktı
gerekenleri duymaktı
karşılıklı açık olmaktı gün bugün..

bugün birinin gözden gitgide düşüşünü izlemekti gün..
bir anda ne kadar da basit silinebildiğini çok önemli sayılan kişilerin şaşırarak farketmekti
ama bir yönden de rahatlamaktı buna..
güç olsun geç olmasın demekti gün..


bugün gün ipod a duacı olmaktı
parçalardan hayat payı çıkarmaktı
melankoliye açlığa şaşırmaktı..
özlemediğini farketmekti gün bugün..
ve apayrı birinin aklına gelmesine şaşırmaktı..

bugün kendini bir beğenmek bir beğenmemekti gün..
yer yer sıkılmak sıkmak
genelde kırılmaktı..
kırılgan ortamlardan kaçtığına memnun olmaktı..
bugün gün az zamanı kalmaktı..
şanslarını tüketenlere bunu söylesem mi acaba diye düşünmekti..


bugün değer vermekti gün
ama illa da lanet etmekti..
takdir etmekti
bak birşey diyeceğim ama kızmayacaksın ı birebir duymaktı
kızmamaktı
minnet duymaktı gün bugün..


üzülmekti ele güne..
arkadaşına sahip olduğun için mutlu olmaktı..
bir ömür onunlayım demekti içinden.
ne olursa olsun..

nostaljiydi gün bugün..
evet özlediğimde oldu evet çok güzel günlerdi ama sonu kötü bitti
o yüzden suan birdaha istemem diyebilmekti..
buna memnun olmaktı..

kızmaktı bugün deli gibi kızmaktı gün
oraya buraya vurmak istemekti
eski ben i görmekti karşımda
sinirli nefesini yüzümde hissetmekti..
sonra büyüdüğünü farketmesini sağlamak için yanağından öpmekti..
sakinleşmekti..
şimdilik..

içinde tutmaktı gün..
yapabileceklerinden yaptıklarından kendinden korkmaktı..
sinsiliğine şaşmaktı..
kendin gibi biriyle tanısmamak için ummaktı..
canım yandıgında can yakabilme potansiyelime şaşmaktı..
sabrıma imrenmekti..
beklemekti gün bugün..


bekliyorum..

3 Mayıs 2008 Cumartesi

".."

dedi ki..;


"


bende rakı içiyordum birşey fark ettim, çok nadir insanlardansın benim için,

çok güçlüsün ve şu an göremediğin kadar ciddisin, uzun süredir farkedemediğin kadar güzel ve doğru yolda gittiğini göremeyecek kadar hızlısın,

sana hiç bir zaman yetişemedim (hiç birşeye yetişemediğim gibi) ama önde seni görmek cidden çok iyi birşey.
...

iyi ki kendini değerlendirme hakkın yok...


ziyan edicektin hepsini
...
seni bir tünelden geçerken, telefonum neden çekmiyor endişesini duyarken görüyorum...

1) tüneldesin çekmeyecek o

yani kimse yardım etmeyecek

2) kimi arıyorsan zaten tünelden çıkıncada onun telefonu kapalı olacak

ama hani konuşmuştuk

bir yol

benzinciler falan filan
sanki yolun en boktan ve en daraltıcı kısmındaymışsın gibi görünüyor

bunu küçümseyip olayı basite indirgemek için söylemiyorum

sadece senin gaza biraz daha basıp ilerleyecek kadar dirayetli oldugunu düşünüyorum

şu anki sorunun, mutsuzluğuna gram faydam dokunamıyor

ama en azından sana cidden çok inanıyorum

ama cidden

moral olsun diye degilde... tam yeri oldugu için

sonuçta " bugün ne yapmadın:----öpüşemedim----ama yarın öpüşürüm" derken sana inanıyorum demek biraz saçma olurdu

otur ağla, düşün, iç sıç birşeyler yap, iyi davran alttan al, kavga et, ama zaman nasılsa geçiyor

bence sen kendi saatine hükmedecek kadar güçlü degilsin ama o zaman zarfını en az hasarla geçirecek kadar yeteneklisin..

..


sarılasım geldi sana... her ne kadar garip garip baksanda şimdi...

..

sadece senin ne kadar büyük şeylerle bukadar sağlam yüzleşebildiğini izlemek gönendirio beni..

..

..

..



bir saniye sana bir itirafta bulunmak ve bunu çevremdeki insanlara (okul dışı) söylemektense sana söylemek istiorum:
"bana sergilediğin davranışların ve yardımlarından dolayı, benimle ilgili daima olumlu düşüncelerinden ve bunu çevrene baskın bir şekilde yansıtmandan dolayı, hayatımın son iki senesinde hep yanımda olduğun ve sadece olumlu şeylerle bunu sağladığın için çok teşekkür ederim.."



"


teşekkürler..

28 Nisan 2008 Pazartesi

yapma

düşün bul yap ekle..sil
tekra basla
hep aynı seyleri yap
hep aynı seyleri bul
hep aynı seyleri kaybet..
sıkılma yorulma bazen gözlerin kamaşsın ışıktan ama sen önündeki lekeyi görmeye çalış.
yorul.
yoruldugunu itiraf etme
hiçbişeyi itiraf etme
kabul etme
salla
sakla
içinde tut
büyüt bekle sabret yeri gelsin def et..
duy..daha önemlisi dinle ,unutma,unutturma gerekli yerlerde ise hatırlatma bile
duyurma..sessiz ol..görünmez ol
ilgili ol
ilgili görün
ilgisiz görün
umursama..
sev daha çok sevil
en çok sevil.))
sevgiyi harcama
değer bil değerinin bilindiği yerde kal..
inat etme
ben değişirim değiştiririm deme
sakın ama sakın aslında öyle değil le baslayan cümleler kurma..
kısaca kendini kandırma..
keşifler yap
keşiflerini paylaş
seni değiştirenleri kendine sakla..
içini kocaman tut
içini ferah tut
kendine güven
kendine inan
baska kimseye inanıp güvenme..
ama ömründe en az 2 kişiye güvenmeye inanmaya çok yaklaş
uyumasanda gözlerini onlara yaslanarak dinlendir..

sakin ol
panikleme..
burda kalıcı değilsin
ama oldugun her an senin.
sonsuza kadar yasayacağın hissinden kurtul
an be an ölüyorsun
ölümü kabul et
edemesende farkında ol
kaybetmeyi dışlama
bile bile acı çekmenin alemi yok
acıyı sev
ama alışma
ağlamanın değerini bil
sana kattıklarını sakla
ama ağlatma
gözyaşlarının ağlattığın kişinin parçaları oldugunu hiç unutma
değerlimisin birinin parçalarını harcatıcak kadar?..
her yerde kendine bak
ama abartma
karsındakinin gözlerinde kendine bak
seni nasıl gördüğüne bak
onu nasıl gördüğünü göster
söyleme
hissettir.
insanları hisset
hissetmek her zaman dokunarak olmaz.
hızlan yavaşsın
dışarda bir hayat akıyor
dedim ya her an ölüyorsun
güzellikleri kaçırma
güzelliğin toplum baskısıyla dayatılmış güzellik normlarının dışındada olabileceğini farket
herkesin doğrusu senin doğrun olmayabilir bunu da farket
ve aynısı tam olarak bu durumun tersi içinde geçerli.
renkleri sev ama sevmek zorunda olmadığınıda bil.
dans et
şarkı söyle
bağır
boğazın acıyana kadar bağır
ama bağırırken gözlerini kapatla
izle
bağırdıgın bir kişiyse yüzüne bak gözlerine bak
sende ne gördüğünü hisset
birini bağırmıyosan bile yine bak
farkında ol
bu bir rüya değil
acıyan senin boğazın..
hiçbirşeyden korkma
sebepsiz korkma yada
anlamaya çalış
öğrendikçe korkun ya artacak ya azalacak
hoş denedikçe farkediceksin..çoğunlukla azalacak..

kırılıyorsan kırmaktan korkma
ama zorunda kalmadıkçada bu yola basvurma
..
sana zarar veren şeylerden kaçın
çünkü kendine zarar verdik yıpranırsın
direncin düşer
ve biryerden sonra sen değil baskaları da zarar verir sana..
gerek yok..
çevrene saygılı ol
ilgili ol
senden çok çok daha küçük veya basit birşeyden bile çok önemli şeyler öğrenebileceğini sakın unutma
ve sakın küçümseme
küçümsemek önem sırasının altlarında bulundurmak demektir
ve hep en büyük iyilik ve kötülük potansiyelleri küçümsenenlerden çıkar
çünkü küçümsemek beklentiyi indirir..
beklentini hep yüksek tut
hep en fazlayı hedefle
ama gerekli yerlerde kötüyü beklemeyi de bil
iyi oldugunda sevincini ikiye katlamanı sağlar.
..

27 Nisan 2008 Pazar

liste2

tatlı tatlı kasınan yaraları ve sivilceleri severim
temiz kedileri severim hani şu ayaının parmak aralarını bile önemle yalıyanları
peluş oyuncakları bikaçı hariç sevmem dokunamam
pamuk ısıramam
dans edebileceğim ritimdeki parçaları severim
müzik dinlerken mutlaka aklımdan klip çekerim
yolda yalnız basıma yürüyorsam ve müzik dinleme sansım yoksa
sinirim bozulur
bazende tam tersi oluyor hoş..
insanlarla ilgili hep yorumlar yaparım içimden
şunu giyse daha iyi olur şöyle dese daha iyi olurdu
bunu yaparsa patlar gibi gibi
ama çok çok azını dışa vuruyorum artık
partilere gidip deli gibi dansetmeyi de seviyorum ama
etrafı izlemek her zaman daha iyi oluyor
tabiiki mal mal dikilerek değil
dans ederken karsındakini de takip etmek mesela
güzel birşey
güzel giyinmeyi seviyorum
en az birkaç parça kıyafetimi takıntı haline getiriyorum
sezonluklarım....)
aynısı malesef insanlar içinde geçerli
ama onların sezonları daha uzun oluyor tabii..
e öyle de olmalı sanırım
kalıcılar..gidiciler..
saçımla uğrasmayı seviyorum
ama suyunu çıkararak değil.
ağlamayı seviyorum
ama uzun süredir ağlamıyorum
çikolata sevmiyorum
ama sütlü tatlıları seviyorum..meyveli pasta seviyorum
en sevdiğim tatlı meyve nin ta kendisi..
ilgi hoşuma gidiyor
gereksiz fazla ilgi canımı sıkıyor..
bildiğim tanıdığım yada yanımdakilerin yada yanımdakinin bildiği tanıdıgı yerlere gitmek hosuma gidiyor..
şaşırmayı süprizleri her ne kadar hosuma gittiği zamanlarda olsa genel olarak sevmiyorum..
taze kesilmiş çimen yeni ıslanmış toprak ve yosun kokusunu seviyorum
eski kokusunu ara sokakları birbirine dayanmış ahşap yorgun görünüşlü evleri seviyorum
balat ın arka sokaklarında gezmeyide
her ne kadar millet tehlikeli desede..
bazen çok istiyorum
ama bunu farketmeyide seviyorum.
yargılanmakda bazen zevkli oluyor
yer yer kırılmayı bile seviyorum..
yaralanmayı izinin kalmasını falan hiç sevmiyorum..
hasta olmaktan da bir mukavele nefret ediyorum..
hele sürekli hasta olmaktan..
daha da
..
olips in limonlu ve portakallısını
lolipop un kolalı ve çileklisini ama düz olanların yeşil elmalısını
dondurmanın sade ve vişnelisini
külahın sivri uçlusunu(kulak karıstırması için sayko olması lazım insanların onlarla..)
sakızın damla aromalısını
seviyorum:)
..
siyah giyinmeyi kısa etek giymeyi topuklu ayakkabı giymeyi
gerektiğinde ilgi çekip gerektiğinde ilgiyi uzaklastırabilmeyi seviyorum.
ışığın hertürlüsünü
arabanın siyahını
erkeklerin kararlı olanını ama senin farklı olduğunu hissettirebilenlerinden hoslanıyorum
çünkü herkes herşeyi söyleyebilir
ama kendini farklı en azından genelin dısında hissetmek apayrı bir duygu..
güzel..
sarı babetlerimi
atlı karıncalı yatak örtümü ve tabii ki şişman kedim felix i seviyorum...
5 kilo kendileri..

22 Nisan 2008 Salı

ofpof

insan doğumgünün de yada doğumgünü yaklasırken mutlu olur değil mi?

yok olmuyor.

6 Nisan 2008 Pazar

liste1

siyah zeytin acı ise yiyemem
yeşil zeytin acı ise onu da yiyemem kokteyl zeytini severim
ama onların da biberlilerinin biberlerini çıkarırım
hatta kürdanla bu konuda uzmanlığım bile var
beyaz un dan yapılmış ekmek severim
ama köy ekmeğinide tercih ederim kepekli ekmek sevmem
ama yemem gereken zamanlarda yerim
çay sevmem
kahve sevmem
zorunda kalmadıkça içmem
canım çok çok seyrek çay ister
onu da şekersiz ve çok açık içerim
kürdan kullanmayı sevmem
dişlerimi acıtıyor
yağlı el kremi kullanamam
aslında kısa süre öncesine kadar el kremi kullanamazdım:
1-ellerim kurumazdı
2-vıcık vıcık yağ oluyorlar sonra nefret ediyorum
ama neyseki artık devir değiştiğinden su bazlı el kremlerimiz sağ olsun kullanabiliyorum
gülümserim ama düz bir şekilde şekillenir ağzım
genelden farklı
altın ve cerrahi çelik gbi metaller dışındaki metallere alerjiğim
sarı altın ise sevmemm
parıltılı şeyler severim
ama genelde siyah giyinirim
renkli herşey güzel gelmiyorr
arabamı ne zaman yıkatmaya karar versem yağmur yağar
ne zaman fön çektirsem yağmur yağar.
bir şeyden bi r tane bir renk aldıysam
10 tane daha almam
çikolata sevmem
tatlı olarak meyve her zaman tercihimdir
süt severim ama çok içemem
kola sevmem
alkol seviyoruz ne yapalım
ama votka içemem
tatlı alkollü içecek sevmem
turşu severim ama nasıl yaptıklarını bilmediğim o iğrenç tatlı turşuları sevmem
sert derili ayakkabı sevmem
ama genel olarak ya deri ayakkabı severim ya bez spor
bir ara çok converse giyerdim
hala çok converse im var
sonra neden bilmem soğudum
bir kıyafet tipini yada belli ayakkabılarımı dönemsel olarak takıntı haline getiririm ve hep giyerim
herşeye kombine ederim
mutlaka hep üstümde bulundurduğum en az bir takım vardır.
patlamış mısır severim ama sinema tipi olanlardan
yada mikrodalga olanlar onların tadı birbirine benziyor
haşlanmış mısır da severim hatta ne yalan söyleyeyim çok çok severim
hatta o baby cornlar var
, kışın normal mısır bulamadıımda gidip onlardan alıp yerim
tane mısır konservesi falan..kedim bile seviyor mısırı benim kadar
topuklu ayakkabı giymeyi çok severim bayanları dhaa zarif gösterdiğini dşünüyorum
ama benim boyumda biri için çok sık yapılabilecek bir aktivite değil bunun farkındayım:)
etek giymeye bayılırım
mini etek her zaman favorim olacak sanırım
resim yapmayı da seviyorum
ezelden beridir
elimde bir kağıdım bir kalemim olsun çok zor sıkılırım
yazı yazmayıda severim ama canım sıkılınca ne yazabilirim ne çizebilirim
sıkılmaktan kastım moral bozukluğu
siyah oje sürerim
kırmızıyı da öok severim
uzun süredir beyaz kullanmıyorum
sebebini bende bilmiyorum
pofidik terlikleri severim
yeni biçilmiş cimen kokusunu severim
salata yapmaya bayılırım
çıplak ayakla yürümeye de bayılırım
yüzmeye bayılrıım
genel olarak suyu severim
hızlı araba kullanmayı severim
ama deli gbi değil tehlikeliyse kasmam
sinemaya gitmeye bayılırım
yerli yersiz dizi hatta reklam izlerken bile ağlarım
neys..

3 Nisan 2008 Perşembe

günaydın..

kız uyandı
yatağın yanındaki pencereyi örten kalın perdelerin birleşim yerinden sızan ince güneş ışığı önünde
uçuşan tozlar havada dansediyordu
zorlanarak doğruldu yataktan
ayaklarının ucunda yatan köpeği kafasını kaldırıp ona baktı "sonunda" dercesine
ve kalkıp kuyruğunu sallaya sallaya odanın kapısından çıktı
kız tek eliyle gözlerini oğuşturdu saçlarını karıştırdı
"tabii..kalkmam lazım.."
saatin alarmı çalmaya başladı bıkkınlıkla kapattı
ilk değildi son 4 aya yakın süredir hep o alarmdan önce uyanıyordu zaten
alarmı kapatmamaksa
sanırım bir nevi alışkanlık bir ritüeldi.

terliklerini beceriksizce giydi ve ayaklarını sürüyerek tuvalete yöneldi.
köpek mutfak kapısının önünde oturmuş onu seyrediyordu
yerde danseden gölgelerden annesinin mutfakta olduğu anlaşılıyordu
"günaydın!..." dedi çatlak bir sesle
cevap yok.
şaşırtıcı değildi..hemde hiç
yüzünü yıkayıp dişlerini fırçalamak için doğrulduğunda gözlerine takıldı bakışları
sanki uzun süredir ilk defa kendine bakıyordu, göz altları çökmüştü gözlerinin içi pembe gibi gözükmesine sebep olucak kadar kanlıydı
sıkıntıyla gözlerini kaçırdı işini bitirip odasına döndü

kıyafetler..
seçim bir süre sonra zor olmuyordu
iş için seçenekte çok olmuyordu
ve bir süre sonra bunun sonucu olarak monoton rutin bir tarz oluşuyordu
rutin kıyafetlerine baktı içi sıkıldı
gene de bir tanesini seçip hızla giyindi her ne kadar iş yerine yakın otursada oyalanmasına lüzum yoktu
laptop unu çantasını aldı parfümünü sıktı ve kapıya yöneldi
mutfağın önünden geçerken annesine "ben çıkıyorum" dedi..cevap yok..arkası dönük..
salonun önünden geçerken gazetenin arkasında kaybolmuş babasına "günaydın ben çıkıyorum.." dedi..
gazete biraz hışırdadı..cevap yok..

evet! bugün de rutin bir gündü! kıyafetleri gibi..
peşinde dolanan köpeğinin burnuna bir öpücük kondurdu
"söz bu akşam 10 dakika daha fazla dolaşıcağız"

hava serindi
evleri şehir içinde merkezi bir yerde sayılırdı
iş yerine ulaşması için sadece iki cadde yi geçmesi gerekiyordu
başını çevirip eve doğru bir göz attı mutfağın balkonu sokağa bakıyordu
perde biraz kıpırdamışmıydı sanki?
hayır..
ne süredir ailesiyle böyleydi tam bilmiyordu
ama özellikle son zamanlarda aldığı her karar sanki yanlıştı
ve sanki bunun yüzünden herkes onu kınar hale gelmişti
annesiyle nerede ise 1 yıldır doğru düzgün konusamıyolardıbabası ise emekliliğinden sonra şirket işleriyle sadece evde ilgilenir olmuştu
ve annesiyle ilişkisi onunda çok parlak olmadığından o kadar karışmazdı
aslında 1 sene önce ayrı eve çıkmıştı kız
nişanlısıyla..
ama ayrılmışlardı artık..ve evet aslında ailesinin küskünlük sebebi birazda buydu
ama bilmiyorlardı..sebebini bilmiyorlardı..kız anlatmamıştı..
bunları düşünürken binanın önünde kaldırımın ortasında boş boş dikildiğini farketti
sıkıntıyla iç çekti
ve trafik ışıklarına yöneldi
hava sanki onun ruh haline inat kapalıydı
sıkıntılı bir ilk bahar!
daha güzel bir fon zaten olamazdı..
aklına cep telefonu geldi bir anda
sabahtan beri bakmamıştı
sesi de kısıktı muhtemelen
erkek arkadaşından bir arama bekleyerek çıkardı telefonunu

1 cevapsız arama 1 mesaj..
"günaydın hayatım..bugün için planlarda değişiklikler olabilir konuşalım"
değişiklikler..bu iyi birşey olamazdı herhalde..
cevap yazmadı yürümeye devam etti.

iş yeriyle evlerinin arasında kalan bu iki cadde şehrin merkezi sayılırdı
hem araç hem insan trafiği yönünden çok yoğundu
şehrin kültürel ve ticari damarları gibiydi
iş yerine varmadan her sabah yaptığı gibi aşağıdaki
pastaneden bir tost aldı..
kapıdaki görevliyle günaydınlaştı
kapıdan girmeden son bir kez sıkıntılı gökyüzüne ve girdiği dev aynalı binaya bir göz göz attı
ve burnuna düşen ilk yağmur damlasının ardından aceleyle içeri girdi..

25 Mart 2008 Salı

over

I grow up to be just like you.....

16 Mart 2008 Pazar

alıntılar




hayat3

hayat hayat
hayat hayat diye nicesine sarıldım
dost dost diye nicesine sarıldım
biten akan giden bi su gibiydi hayat dün
bitti gitti ve ben farketmedim bile

her zaman yanlış yerde baktığımı farketmedim hayata
hayat birinin donuk gözlerinde bir ışık yakabilmekti
yaptığınla gurur duyabilmekti
duydum

hayat bir gösteriydi dün
ikinci perde birinci perde
hepsinde basrol olabilmekti hayat
dün..

dün dünü sallarım demekti bugün

ama bugünü salla..
konumuz dün.

hayat dün soğuktu
bile bile üşümekti
etrafındanda zilyonlarca insan b ulundurmaktı
hepsini köpek etmekti dün hayat..

15 Mart 2008 Cumartesi

hayat2

hayat dün elde etmekti istediğini
kendinden nefret etmekti
ne kadar acımasızım demekti
bazende aptallığına şaşmaktı hayat dün
kendini balkondan atmaktı
çarpıştaki sesten tiksinip fikirden vazgeçmekti
hayat yeni bir parçaya takılmaktı
her parçada bu kadar kendini bulmaktan şaşmaktı
insanların kendi hayatı üzerinden para kazandığını hissetmekti.)

hayat iki yüzlülüktü dün
şarıya gülmekti
..
hayat yalan söylemekti dün
yada hep yalan söylemek zaten hayat
hayat dün dansederken bundfan zevk aldığını hissetmekti
ve şaşırarak aslında insanın yaptığı yapabildiği
herşeyden çok zevk aldığının farkına varmaktı
kolsuz bir adamın araba kullanabilmesine
4 yaşında bir kızın bale yapmasına ata binmesine
bar daki danseden çocuğun mükemmel dansetmesine
hayran kalabilmekti
skançlıktan bir adım geride kalabilmekti
güzeldi
..

hayat an be an geçmişine sünger çekme safhasına yaklasmaktı dün
kendini iyiden iyiye hazır hissetmekti
yine yalnız sokakta yürümekti
hayat kedime sarılıp uyumaktı dün
onu kaybetmekten deli gibi korkmaktı
kulağına ben sensiz nasıl uyurum diye fısıldamaktı
içten içe yan odadaki yaratıcılarını kaybetme korkusuyla
kedisinden ayrılma korkusunu nasıl birleştirdiğine şaşmaktı
korkuyla titremekti hayat bu düşünceyle
hala titremek..
..
hayat sevinmekti dün
kabuğunurmaktı
umursamaz olmaktı
hayat bir arkadaşın sözlerini hatırlamaktı
"umursamaz olduğundan herkes etrafındadır belki?"
ve şaşırmaktı
ne garip varlıklarız biz insanlar demekti


hayat eski bir arkadası özlemekti dün
bulustuğu için sevinmekti
yeni bir arkadaş bile edinmekti hatta.)
hatta 2.)
kahkaha atmaktı hayat dünn
ama uzun süredir içinden gelerek gülmediğini farketmekti bir anda
amaaan bana ne diyebilmekti tabii
..
bugün?

13 Mart 2008 Perşembe

neden

komik...
komik ama gülümseyemiyorum
ve bu yer yüzünde aldığım her nefes
bana yol su elektrik olarak döneceğine
neden neden neden soruları olarak dönüyor..

9 Mart 2008 Pazar

hayat

hayat
kanatlarım yoktu benim
ama bir zamanlar melektim sözünü kendine yakıştırıp
aynı şarkıyı 50 kere dinlemekti dün
hayat değer yargılarını tekrar tekrar yargılamaktı
arkadaşlık değerlerini süzmekti
sevgililerine acımaktı hayat
kendine kızmaktı
kendini kutlamak tı hayat dün

hayat yine üzülmekti kurtaramadığı bir hayata
yine doyamamaktı salaklığına
hayat bi anda yavaşlamaktı dün
soluklanmaktı
gökyüzüne bakmaktı
küçücük ama çok önemli hissetmekti hayat
hayat dün gülümsemekti
güldürmekti
hayat dün mezeydi
ana yemekti sohbet

hayat acımaktı sevdiğine
hayat özlemekti sevdiğini dün
amaç hayatı bitirmekti dün bitirmek isteyene kızmak
iyi yönleri görmekti
onunda o su var ama diyebilmekti
hayat kendinden sıkılmaktı
ama illede beğenmekti kendini

hayat değerli hissetmekti dün özünde
sadece değerli hissetmekti
hayat dün gözlerinin içi gülen bir arkadaş edinmekti dün
hayat buna çok çok sevinmekti

hayat vazgeçmekti dün
bir adım geride kalmaktı
hızını uydurmaya çalışmaktan vazgeçmekti dün
hayat el frenini indirmek boşa almak ayağını frenden çekmek ve direksiyonu bırakmatı

hayat ikide bir gözleri dolmaktı dün
hayat çığlık ÇIĞLIK atmaktı dün
hayat

hayat
sokaktaki bütün ışıkların bir anda sönmesiydi dün
sessiz ve karanlıkta sokakta kalma korkusunu yenmenin günüydü hayat dün
insan olmayan yerden korkma diyen bir kıza hayran kalmaktı hayat
söyleyemediklerinin böyle söylenmesine hayran kalmaktı
ama illede susmaktı
gülümsemekti


maskeleri bir bir indirmekti dün hayat
hayat
maskelerin ardındakileri beğenmemekti
haklı olmaktan nefret etmekti..