25 Aralık 2009 Cuma

km

biraz sergei trofanov biraz zeytinin ardından
o koyun sürüsünün ortasına yürüdü
birasını çimenlere dikkatlice yerleştirdi
kafasını da hemen yanına koyduğunda aklına keneler geldi
sürülerdeki keneler insanlara yapışır mıydı?

sağ kolunu kaldırıp parmaklarını gözlerine siper etti
gözlükler güneşin altında korunaksız yatıldığında sadece aksesuardı
sonra soluna dönüp ellerini birleştirdi
ilerde ,biraz ilerisinde oturuyordu
birasını içip sürüden uzakta otlayan iki yeni yavruyu seyrediyordu
yorgun ama mutlu gözüküyordu
dikkatini ona verip
fazla zaman kaybetmemeye karar verdi
tekrar sırt üstü döndü

sağ tarafta zeytin ağacına benzeyen çalımsı bir ağaç vardı
sıcaktan güneşten kaçan bütün minik kuşlar üstüne toplanmış gibiydi
uyumlu değildi sesleri
ama rahatsızda etmiyordu
yattığı otların arasında yeni çiçek açmışlar vardı
üstlerinde arılar dolaşıyordu
vızıltılarını dinlerken arıların seslerinin
neden sineklerinki gibi rahatsız edici olmadığını düşündü
aksine huzur verici bile denebilirdi.

sağ ayak ucuna birşey dokundu
hızlıca doğruldu
sürünün çobanının köpeğiydi
ayağını koklamayı bırakıp gözlerine dik dik bakmaya başlamıştı
elini uzattı yanına geldi
kulaklarının arkasını kaşıdı
tüyleri tozlu ve keçeleşmişti
tekrar keneler geldi aklına ama yüzüne doğru sallanan
pembe kocaman dil düşüncelerini dağıttı
biraz yana kayarak köpeğe yer açtıktan sonra bu sefer yüz üstü uzandı
uzaktaki arabasına baktı
kaputta oturana
oda sakince ona bakıyordu
bir süre bakıştıktan sonra el salladı
o da karşılık verdi
gülümsemesi güzeldi
sakindi
gökyüzüne döndü tekrar bulutlar
şeffaf pamuklar gibiydi
bir tatları olsaydı muhakkak şekerli
baygın bir tat olurdu.
gözlerini kapattı
yeşillik kokuları
vızıltılar
kuş sesleri
yanındaki tüylü sıcacık beden
az ilerisindeki sürünün mırıltısı
daha da ilerideki tek kişinin düşüncelerinin bağırtısı
sonra sessizleşti ortam
uyku bastırdı..
sıcacık bir öğle uykusu
ananın kucağında.

Hiç yorum yok: